Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın teslimiyeti
İbrahim aleyhisselam, hazreti Hacer vâlidemiz ile İsmail aleyhisselam’ı Mescid’i Haram’ın bugün bulunduğu mekandaki büyük bir ağacın yanına bıraktı. Üzerlerine bir gölgelik yapmalarını da Hazreti Hacer’e emretti. O zaman; Mekke’de hicbir kimse, hatta içecek su bile yoktu.
İbrahim Aleyhisselam; bu ana ve oğlu buraya bıraktı. Yanlarına içi hurma dolu meşin bir dağarcıkla, içi su dolu bir kırba da koydu. Sam’a gitmek üzere, oradan izi sıra geri dönecekti. Hazreti Hacer, İbrahim Aleyhisselam’ın arkasından seslendi:
“Ey İbrahim! Bizi bu ıssız vadide bırakıp da nereye gidiyorsun.7 Oyle bir vadi ki, ne görüşülecek bir kimse var, ne de bir şey!” dedi.
Hazreti Hacer sözünü tekrarladı. İbrahim
Aleyhisselam ona dönüp bakmadı. Bunun üzerine,
Hazreti Hacer:
“Yoksa bizi buraya bırakıp gitmeni sana Allah mı emretti?” diye sordu.
İbrahim Aleyhisselam:
“Evet, Allah emretti!” diye cevap verdi.
Hazreti Hacer Validemiz:
“Öyle ise, Allah bize yeter. O bizi zayi etmez, himayesiz bırakmaz!” dedikten sonra, döndü.
İbrahim Aleyhisselam, Mekke’nin üst tarafındaki Seniye mevkiine kadar ilerledi. Onlar tarafından görülmeyecek bir yerde durdu. Yüzünü Kâberi Muazzama’ya cevirdi. Ellerini kaldırdı:
“Ey Rabbimiz! Ben neslimden bazısını senin Beyt-i Harem’in yanındaki ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. EY Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyleder kıl ve onlara meyvelerden rızık ver. Umulur ki, onlar şükrederler.” (İbrahim suresi, Ayeti Kerime 37) diyerek onları dualarla Allah’a emanet etti ve Şam’a döndü.
Bir peygamberin hanımı ve çocuğuna vedası böyle idi. Onları Allah’a emanet etmişti. Buna ‘tevdi’ denirdi yani, emanet vermek, bırakmaktı.
Bu vedalaşma zamanla divan edebiyatında kaside-i tevdîiyye seklinde manzum bir hale büründü. Sairler hürmet duyduğu veya çok sevdiği birinden ayrılacağı vakit, beyitlere hüzün ile karışık bir veda yerlestirirdi. 18. asırda yasamış, Enderun’da yetişmiş divan şairi Enderunlu Fazıl, Mehmet Beyefendi’ye bu minvalde bir sitayişte bulunmuştu:
Sizi ısmarladık Allah’a beyim
Eyledim Hazreti Yezdan’e veda
Kimseye eylememiştir Fâzıl / Sıdk ile böyle muhibbane veda
Aradaki muhabbete binaen baslayan dostlugu dua ile tevdi etmek, Allah’a ısmarlamak, Allah’a emanet ol, demek bir vedanın en güzel ifadesiydi. Ve en büyük veda, dünya gemisinden sessizce ayrılırken elsiz kolsuz bir sekilde tasvir edilmişti.
Kişi, tek kişilik tahtadan gemisinde hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce yol alırdı. O kalkışta sevenlerinden aile efradından ne mendil ne de bir kol sallanmazdı.