Türkiye nüfusunun yaklaşık üçte biri kronik hastalıkların etkisi altında yaşamakta ve hasta sayısında sürekli artış gözlenmektedir.
Türkiye’de en çok görülen kronik hastalıklar
- En fazla rastlanan Kronik hastalıklar;
- yüksek tansiyon,
- diyabet, kronik obstruktif akciğer hastalığı,
- koroner kalp hastalığı, tiroid hastalıkları,
- psikolojik ve ruhsal problemler yer almaktadır;
Nüfusun %40’ında farklı derecelerde anemi bulunmaktadır. Bunun dışında kanser vakaları büyük bir hızla yaygınlaşmakta, hemen hemen her genç kızda, son yıllarda erkeklerde ve çocuklarda da endometriozis görülmekte, kısırlık çığ gibi büyümekte, tüp bebek üretimi artmaktadır. Çağdaş tıp ve teşhis imkanları “dev adımlarla” ilerliyor gibi görünüyor. Buna bağlı olarak hastalıkların ve hasta sayısının azalması bekleniyor. Fakat tam tersine, “çağdaş tıbbi tedaviler” sonucu hastalıklar hızla artıyor, derinleşiyor, çeşitleniyor, yaygınlaşıyor, direnci artıyor; daha önce hiç bilinmeyen hastalıklar ortaya çıkıyor.
Kullandığımız ilaçlar ve yan etkileri
Modern tıbbın geldiği bu nokta şaşırtıcı değildir; çünkü hastalıklara yaklaşımı kökten yanlıştır. Modern tıp yüksek ateşte ateş düşürücü, yüksek tansiyonda tansiyon düşürücü, enfeksiyonda antibiyotik, hormon dengesizliğinde hormon takviyesi önerir; yani hastalığı değil, semptomlar!, daha doğrusu bağışıklık sisteminin bu süreçteki dengeleme çabasını ortadan kaldırmaya çalışır. Bu, tedavi değil, bağışıklık sistemine karşı yürütülen kesintisiz, şiddetli bir savaştır. Bu savaşta, bağışıklık sistemi bütün çağdaş tedavi yöntemlerine karşı kendini muazzam bir şekilde savunur. Gerçek hastalıklar bağışıklık sistemi çöktükten sonra ortaya çıkmaya başlar. Modern tıbbın ameliyat, organ nakli, tüp bebek, kök hücre, doku ve organ üretimi, rekombinant-DNA yöntemiyle üretilen vitamin, ilaç ve aşılar gibi öne sürdüğü büyük umutlar her seferinde hayal kırıklığıyla sonlanmaktadır. Bunun sebebini, İnsanoğlunun yaratılışın kanunların’ gözardı eden ve onlar hâşâ savaşan zihniyeti anlamak gerekir.
Alternatif değil gerçek tıp
Tabloya bütünsel bir bakışla bakıldığında bütün hastalıkların bir noktadan üretilip yönlendirildiği farkedilir. Fakat trajik olan insanların bunu farketmemesi ve şifayı hastalığın üretildiği yerde aramasıdır. Gerçeğe giden yol, ilahi kanunları çiğnemeyen yoldur. Bu kanunlar, Levhi Mahfuz’da yazılmış ve nokta koyulmuştur. Allah’ın kanunlarında asla hata olamaz, herhangi bir değişiklik de yap, . lamaz. Velev ki Hak, onlann hevalanna tabi olsaydı göklerde, yerde ve bunlann arasında bulunanlar mutlaka fesada uğrardı(Müminun Suresi 71)
Modern tıp, hastalıkları tedavi etmek için sürekli yeni yöntemler geliştirmektedir. Bu gelişmelerle doğumda ve ateşli hastalıklarda ölüm oranları düşmüştür. Kalp, karaciğer, böbrek ve akciğer yetmezliği yaşayanların öörünü organ nakli ile uzatmak mümkün gibi görünmektedir. (“Organ Nakli” konusuna bakınız.) Fakat, bu gelişmeler dikkatli araştırıldığında ilginç bir sonuç ortaya çıkmakta: Veba gibi bazı hastalıklar, vazifesini tamamladığı için Allahü Teala tarafından yeryüzünden kaldırılmıştır. Çünkü, “Veba’dan ölen şehittir” (Müslim, irnare, 165) Hadisi Şerif indeki şehitlik 10 mertebesine layık insan hemen hemen kalmamıştır. Ateşli hastalıklar ve doğumda ölümlerin azalması gibi: “Humma’dan ölen şehittir”, ‘Doğumda ölen şehittir.” (Taberani) (“DNA’daki Değişimler”, ‘Tüp Bebek”, “Organ Nakli” bölümlerine bakınız). Bugün mizaçların sırrı keşfedilmiş, bu mizaca (kan grubuna) göre beslenme ayrıntılı bir şekilde sistemleştirilmiştir. Bu sistemi uygulayan bütün hastalıklardan korunması mümkün olabilirdi. Ancak katkı maddeleri ve GMO sebebiyle gerçek gıda niteliğinde doğal yiyecek bulma imkanı kalmamıştır.
Kainatta tüm cisimler ve sistemler bir bütündür. Bütün kainatın bir modeli olarak yaratılan insan bedenine baktığımız zaman içiçe geçmiş ve bir biriyle etkileşim halinde muazzam sistemler görürüz. Modern tıp, insan be denini branşlara ayırarak incelediği, bu muazzam sisteme ve işleyişe bütünsel bir gözle bakmadığı için ne hastalığı doğru teşhis edebilmekte, ne sebebini tespit edebilmekte, ne de tedavi edebilmektedir. İnsan yaratılış kanunlarını anladığı ölçüde sağlıklı ve doğru yaşama imkanı bulur. Tek bir hastalığın tedavisiyle ilgilenmek boşa zaman harcamaktır.
Irsi hstalıklar hariç hemen hemen tüm hastalıkların sebebi tek bir merkezi sisteme çıkmaktadır. Bu hayret vericidir. İyileşme nedenleri de ilginç şekilde aynıdır. Hesap gününe inanan ve iman eden her iman sahibi kişi sağlığını ve sağlam bedenini korumakla sorumludur. Tüm ilahi dinlerde hatta dini olmayanlarda bile vücud sağlığı korumanın önemi sağlıklı bir hayatın devamı anlatılmıştır.
Yazan: Aidin Salih