Author: Ahmet Akdel

Tüm Zamanların En İyi Gezi-Seyahat Blogları En iyi seyahat blogları En iyi Gezi Blogları Kendi blog sitesi, instagram sayfası veya youtube kanalı farketmez her seyyah her gezgin kendi izini bırakıyor bloglarında, yola dair gezi notlarında, Youtube Vloglarında, Instagram fotoğraf ve videolarında, X’teki gezi tweetlerinde. Bazıları video da yüzünü ön plana çıkararak anlatıyor. Bazıları salt şehrin, doğanın dokusunu seyrettiriyor bizlere. Kimi blogunda hangi duygular içinde gezdiğini, neler hissettirdiğini yazarken kimi de standart gezilecek yerler listesi yapıyor. Tabi ki herkesin bir yoğurt yemesi ve üslubu var. Tıpkı Evliya Çelebi gibi. 47 ülke 257 den fazla şehir gezen gezginlerin piri Evliya Çelebi’yi en…

Image by credit Alimrart from Alimrart Instagram Not: Instagram resmi bizzat eser sahibinden izin alarak paylaşılmıştır. Siteden resmi indirip, kopyalanıp paylaşılmasından rehbertr.com ‘in sorumluluğu bulunmamaktadır. Anne rahminde başlayıp musalla taşında insanın dünyadaki yaşamı nihayet eriyor. O vakit bir başka yolculuk başlıyor ademoğlu için… Ahiret yolculuğu… Aşık Veysel’in dediği iki kapılı handan murad, doğum ile vefat arası olsa gerek. Bu ikisi arasında geçen zaman ne var ne yok öğütüyor herşeyi. İnsanoğlu kimi zaman yıkıyor, kırıyor, bazen yapıyor, onarıyor, imar ediyor. Her ne yaparsa yapsın hiçbirşey baki kalmıyor. Önemli olan Bâki merhumun dediği gibi maziden güç alacağımız hoş sedalar bırakabilmek bu gök…

Image by Engin Akyurt from Pixabay Murathan Mungan’ın bu dizelerle şiiri vardı hatırlarsınız, şimdilerde burnumuzun direği bir başka sızlıyor. Bir başka özleniyor eskiler. Herkesin birbirine tebessüm ettiği günler eskidendi, yardımların aleni milyonlar önünde riyâkarca değilde sağ elin verdiğini sol el bilmediği günler de eskidendi. Çünkü yardımla amaçlar kendini göstermek, şov yapmak değildi, dini, vicdani, ahlâki sosyal bir görevdi o zamanlar. Milyonlar görsün, duysun, işitsin yardım yapanı övsün diye değildi gayeler eskiden. Niyetler de güzeldi, insanlarda… Peki nerde o eski insanlar? Kemal Tahir’in de dediği gibi O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler… Kemal Tahir

Hayati İnanç Hayatı, Eserleri, Kitapları Can Veren Pervaneler

Pandeminin başında dünya bir nevi durakladığında, yükseköğrenim alanında fark edilir bir boşluk ve kayıp hissi oluştu. Bunun sebebi uzaktan eğitim deneyiminin kampüste eğitim deneyiminin yerini tutamamasıydı. Ancak yükseköğrenimin durakladığı bu süreçte dünyanın geri kalanı durmadı. Hatta ekonominin dijital dönüşümü daha da hızlandı.

Dünyanın en tehlikeli tren yolları, en güzel tren istasyonları, en korkutucu tren yolları, dünyanın en güzel trenleri, dünyanın en iyi tren yolları

Dünyanın en ilginç 10 heykeli, Black Ghost, Klaipėda, Lithuania, People Of The River By Chong Fah Cheong, Singapore, Salmon Sculpture, Portland, Oregon, USA, The Monument Of An Anonymous Passerby, Wroclaw, Poland, Man Hanging Out, Prague, Czech Republic, Les Voyageurs, Marseilles, France, The Knotted Gun, Turtle Bay, New York, USA, Maman, Örümcek Heykeli Ottowa, Canada, Sinking Building Outside State Library, Melbourne, Australia, De Vaartkapoen, Brussels, Belgium

Nasıl Gezmeli? Mekânları, Coğrafyaları gezerken İlber Ortaylı’nın “Bir Ömrü Nasıl Yaşamalı” kitabındaki gibi şehirleri iliklerime kadar hissederek gezmeyi seviyorum. Üstün körü gezmektense gezip göreceğim yerin tarihi, doğal güzellikleri kültürü, insanı hakkında ön bilgiler alarak gezmek hoşuma gidiyor. Gelişi güzel gezi notları almadan seyahat ettiğim zaman gezdiğim kâdim Coğrafya’yı gezmiş ânılar biriktirmiş olmuyorum. Bu nedenle o şehirlere gitsem de gezdim, gördüm, seyahat ettim demiyorum. Daha önce neden-niçin geziyorum da dediğim gibi: Herkesin bildiği gezip gördüğü yerlerin dışında çok fazla bilinmeyen arka sokaklarında dolaşmayı, unutulan insanların, mekânların ve Coğrafyalar’ın hikayelerini dinlemeyi seviyorum. Varsa kıyıda köşede kalmış tarihi ve doğal güzelliklerini gezmekten keyif alıyorum. Şehrin tarihini dinlemek…

Tarihin en büyük gezginleri Nasıl gezmeli? Evliya Çelebi, Marka Polo, İbn Battuta ve diğerleri. Bu seyyah ve gezginlerin hatıralarını okuyunca mest oluyor insan. Tabi heves etmeden de geçemiyor. Onlar gibi gezemeyiz biz. Dağları, taşları, ovaları geçtiler, denizleri, nehirleri aştılar. Göçebe yörükler gibi konup göçtüler. Yürüdüler, dere tepe düz gittiler. Nasip kısmet değilmiş bizlere onların yaptığı geziler. 1950’lerde gördüğümüz İstanbul ile 1970’lerde 90’larda gördüğümüz İstanbul bir değil. Sadece İstanbul değil, Ankara’da Konya’da Kayseri’de Erzurum’da Horosan’da Buhara’da Roma’da bir değil. Son gördüğünüz Sivas ile şimdiki aynı değil. Onların kulağı kesikti. Gözü açıktı. Hafızası keskin, zekası sağlamdı. Gittiği yer ile ilgili tasviri, betimlemesi…

Çok gezen mi çok okuyan mı? Elbette çok okuyan daha çok bilir. Yoksa çok gezenler de gezerek bilim adamı, doktor, cerrah, mühendis olabilirdi. Ancak sadece okumak ufkunuzu bir yere kadar getirebilir. Çok okuyup öğrendiklerinizi ilham alıp yazıya dökebilmek için gezmekte önemli. Çok gezen gezginlerin çok okuyan okurların hikayelerini dinlemek keyifli. Her ikisini yapanlarla sohbet etmek eserlerini okumak eşsiz bir deneyim. Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi? Gezerken sadece tarihi yerleri, müzeleri ya da plajları, denizleri turistik ve doğa güzelliklerini gezmeyin. Gezdiğiniz yerin arka sokaklarına, pazarına dalın. İnsanların arasına karışıp farklı şehirlerin, caddelerin sokakların ruhunu hissedin. Bu nedenle arabadan inin.…