Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler – Marie Antoinette
Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler sözü kime aittir?
Marie Antoinette kimdir?
“Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözü hepinizin de bildiği gibi Kraliçe Marie Antoinette’ye ait değildir. Söylemediği bir söz yüzünden asırlar boyunca her türlü küfür ve aşağılamaya maruz kalan Kraliçe’nin halini düşününce Fransız İhtilali’indeki çarpıklıkları su yüzüne çıkartıyor. Marie Antoinette lüks giyim-kuşam, şaşalı saraylar, yeme-içme ve eğlence konusunda Roma veya diğer Avrupa devletlerinden çok farklı değildi. Lakin yaşadıklarını düşününce adın çıkacağına canın çıksın, Allah kuru iftiradan saklasın diyor insan.
Giyotine doğru giderken celladının ayağına basıp af edersiniz diyen Orta çağ kadınına atılan iftirayı görünce devrim sizin neyinize, derdiniz ekmek mi yoksa kapitalizmin uşaklığı mı? diyesi geliyor insanın ya neyse.
Muhtemelen tarih dersinde gördüğünüz şeyi dün gibi hatırlıyorsunuz: “1789 yılıydı ve Fransız Devrimi tüm hızıyla cereyan etmekteydi. Paris’teki yoksullar ayaklandı, çünkü yiyecek ekmekleri yoktu. Bu sırada Kraliçe Marie Antoinette (katı yürekli bir umursamazlık sergileyerek, komik olmaya çalışarak ya da yalnızca aptalca davranarak) “ekmek bulamayanlar pasta yesin’ şeklindeki ahmakça öneriyi ortaya attı.”
Pasta mı börek mi makarna mı?
İlk sorun şu ki, bahsedilen şey pasta değil brioche adlı bir çörekti (kullanılan ifadenin Fransızca aslı “Qu’ils mangent de la brioche” idi). Alan Davidson’un Oxford Companion to Food [Oxford Yemek Rehberi] adlı eserinde brioche hakkında şunlar yazılı: “18. yüzyıldaki brioche (az miktarda tereyağı ve yumurtayla) çok az lezzetlendirilmiştir ve taze bir beyaz somun ya da ekmekten çok farklı değildir.” Bu durumda bu sözler iyi niyetli bir girişim olabilir: “Eğer ekmek istiyorlarsa onlara iyi cinsinden verin.” Bol yumurtalı ve tereyağli biraz sütlü ve mayalı hamurdan yapılan fransız ekmeksi gıdanın Avrupa’da farklı versiyonlarını farklı adlarla görmek mümkün. Hatta “brioche” hakkında makarna diyen bir güruhta var.
Kaldı ki, bu sözleri söyleyen Marie Antoinette değildi. Bu ifade en aşağı 1760’tan beri aristokratik çürümenin tasviri olarak yazılı bir biçimde kullanılıyordu. jean-jacques Rousseau itiraflar adılı kitabında bu ifadeyi daha 1740’ta duyduğunu ileri sürüyordu.
Yakın dönemde Marie Antoinette’in biyografisini yazan Lady Antonia Fraser, bu ifadeyi XIV. Louis’nin (“Güneş Kral”) karısı Kraliçe Marie-Thérése’e atfetmiştir; ama bu lafı söylemiş olabilecek bir sürü heybetli 18. yüzyıl leydisi vardır. Bu ifadenin propaganda amacıyla uydurulmuş olması da oldukça mümkündür. Kimileri bu sözü görümcesinin söylediğini nakleder.
Marie Antoinette ile ilgili kitaplar, filmler
Stefan Zweig’in adına yazdığı eser gerçekten kraliçeyi etkileyici bir şekilde anlatmıştır. Fransız İhtilali ile adı özdeşleşen Marie’yi yakından tanımak için bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca Sofia Coppola’nın Kirsten Dunst, Jason Schwartzman’ın başrol oynadığı Marie-Antoinette filmi dönemi anlamak için faydalı kültürel eserlerdendir.
Kaynaklar: 1. Cahillikler Kitabı – John Lloyd – John Mitchinson 2. Ekshi şeyler 3. Wikipedia ve Biyografi.info
2 Comments
Benzerini bizde Bülent Ecevit söylemişti sanırım.
Benzerini bizde Bülent Ecevit söylemişti sanırım.