Eski günleri neden özlüyoruz?
Çocuklar oyunlarını kendileri icat eder ya da babalarından dedelerinden kalma oyunları oynarlardı. Oyuncak sıkıntısı asla yaşanmaz, bir çocuğun canı asla sıkılmazdı. Eve dönme zamanı akşam ezanıydı. Akşam ezanı okunduğunda evli evine, köylü köyüne gitmek durumundaydı.
Anneler çocuklarının sokaktan eve girmediğinden şikayet ederlerdi. Ne bilsinler, gün gelecek; “Bu çocuk dışarı çıkmıyor, varsa yoksa internet… Bilgisayarın başından kaldıramıyoruz!” diyeceklerini. Şimdi çocuk psikolojisi, gelişim psikolojisi, çocuk eğitimi gibi onlarca dal, yüzlerce kitap var. Acaba neden? Halbuki bizim annelerimiz okuma yazma bile bilmiyordu.
Babaannem hasta, hastaneye gidiyoruz. Yürüyorum, yanımda babaannem yok. Durmuş bekliyor. “Ne bekliyorsun babaanne?”
“Görmüyor musun bir erkek geliyor, erkeğin önünden geçilir mi?”
“Eyvah sen böyle yaparsan sabaha da varamayız biz.”