Bozkır’da yaşayan insanların hikayelerini anlatan “Gönül Dağı” uzun süre sonra 7’den 70’e tüm Türkiye’de ailecek izlenen tek dizi oldu. Dini, ahlaki ve insani değerlerimizi anlatış şekliyle ilkler arasına girerek çıtayı çok başka yerlere koydu. Öyle çok sevildi ki konuşturduğu karakterlerle, söylediği sözler, hatırlattığı şiirler, menkıbeler bizleri başka bir dünyaya götürdü. Daha önce sizlere uzun uzun “Gönül Dağı Neden Bu Kadar Sevildi” ğine değindiğimiz için hemen yazının konusuna geçiyoruz.
Bazı diziler var izledikten sonra yaşadığı çağa dönmek istemiyor insan
Gönül Dağı yorumları
Birçoğumuz Cumartesi günleri o dünyada kalmak istedik. Tüm karakterlerin yeri başka ancak bence bu diziyi başka yere koymamıza sebep 2 karakter var ki her bölüm alıp bozkıra savurdu bizi… Biri Ciritçi Abdullah diğeri de Divane… Şimdi bu hikayeyi bir de dizideki replikler, izleyicilerin yorumları ve şiirler eşliğinde dinleyelim…
Gönül Dağı yorumları
Aşkları naif ve güzel, kavuşmaları ise çetin ve neredeyse imkânsızdır.”
Gönül Dağı
“Bir de gitmeleri vardır bizim buraların. Çok meşhurdur bu zamansız gitmeleri. Önce bir fısıltı yayılır dilden dile. Annesinin tayini çıkmış derler, babası iş bulmuş derler, Almanya’dan amcasıgil çağırmış derler. Sonra bir bakmışsın evlerinin önüne kocaman bir kamyonet yanaşmış; bütün gülücüklerini, hatıralarını, hayallerini yüklenmiş gidiyor. Geride bir çift ıslak bakış kalmış mı, kalmamış mı aldırmadan. Bozkırın iklimi hep böyledir sizin anlayacağınız…
Gönül Dağı Dizisi yorumları
Beden çoğu yükü kaldırır, gönül her sözü kaldıramaz, Çay demini ateşten insan demini gamdar alır.
Gönül Dağı Dizisi Replikleri
Bu replik Mevlana’nın da sözünden etkilenmiş olabilir zira Mevlana’da şöyle demiştir:
Ey can, kimseyi kırma. Sözden ağırı yoktur. Beden çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz.
Hz. Mevlana
“İnsanın toprakla bir bağı vardır derdi dedem. Topraktan yaratılıyor, toprağa gömülüyoruz. İnsanın doğduğu, suyu ile yıkandığı, havasını soluduğu, düştüğü, kalktığı, yaralanıp yaralarını sardığı ilk kez aşık olduğu, ilk kez ağladığı yerle arasında bir bağ vardır. Bunun adına memleket derler”
Gönül Dağı Dizisi Replikleri
“Ben Ciritçi Abdullah. Her ata binişimde, atımın terkisine sırlarımı koydum. Yitirdiğim günleri koydum. Mutluluk, hüzün ve pişmanlıklarımı…”#GönülDağı yeni bölümüyle cumartesi 20.00’de #TRT1’de! ⛰@trt1pic.twitter.com/zft0ASBnRN
Ben yolcu, gönül dağının yolcusu. Her ata binip gittiğimde ardımda başka sırlar bıraktım. Yitirdiğim günleri, mutluluğu, hüznü, umudumu koydum heybeme. Yaşlanmak korkulacak birşey değilmiş, arınmakmış, endişelerinden, hırslarından, dünya telaşından arınmak dinginleşmekmiş.
Gönül Dağı İzleyici Yorumları
Asıl korkulacak şey heybeye koyduğumuz günahlar ve pişmanlıklarmış. Ata binip sürmekmiş, uçsuz bucaksız bozkırda bağırmakmış, ardına bakmadan yalın ayak koşmakmış yada yüreğini bir dosta açmakmış eskiler acılarını böyle yaşarmış.
Gönül Dağı Dizisi Replikleri
Nice sultanları, hükümdarları biçare etmiş ayrılık, aşk ve ölüm Ne güzeldir kadere teslim olmak yoksa ziyan olur insan tarihteki diğer ademoğullarının olduğu gibi Eskiden 2 sebepten dağlanırdı. Atlar dağlanırdı sahibi belli olsun diye insan dağlanırdı yarasına merhem olsun diye.
Hep yarım kalabilir insan. Tıpkı yarım kalan iş bitmeyen evler gibi. Hep birşey eksik olabilir. Bazen tuğla, bazen taş bazen de usta… İnsan da tıpkı bunlar gibi yarım kalmışları ile güzel yaşanmamışlıkları ile özeldir. Bunlar tamamlar, olgunlaştırır insanı. #insan#gönüldağı
Bir gün ama bir gün talih yüzünüze her zaman gülebilir, Ben sana bakınca seni görmüyorum ki… Kerem'in Aslı'ya Ferhat'ın Şirin'e Mecnun'un Leyla'ya baktığı gibi değil bakışlarım. Çayır, çimende koşturduğum çocukluğumu, görüyorum. #gerçekaşk
“Zaman yavaş geçer. Tıpkı yaralarımız gibi.. Kolay kolay iyileşmeyen geç kabuk bağlayan yaralarımız gibi.. Geçmesi en uzun sürense kendimize açtığımız yaralarımızdır. “İnsanoğlunun hamuru iyilikse, mayası tercihleridir.” Bunu anlamam çok uzun yıllarımı aldı. Enseme vura vura öğretti hayat. Ne yapmaya çalışırsan çalış, ne yapmak istersen iste sen tercihlerin kadarsın. Bazen kendi tercihlerin, bazen de başkalarının tercihleri kadar. İnsanı en çok acıtan da budur galiba. Tamir etmeye çalıştıkça daha çok kanar çünkü. Kanadıkça daha çok acır. Acıdıkça daha çok büyür. Şu hayatta ne öğrendin derseniz bana kurcalamamayı öğrendim bir tek. Hayatı fazla kurcalamayacaksın yoksa yenilirsin duygularına.. Yaraların kabuk bağlamaz kurcaladıkça yeniden kanar. Ama bazı yaralar vardır, kurcalasan da kanar kurcalamasan da… Tamir ettikçe kanayan kanadıkça acıtan, acıdıkça daha da büyüyen yaralar… Ben veysel kaportacı veysel. Bu sözleri okuyan marketçi Mehmet abi de kendini görecek bende çiftçi mehmet amca da işçi ali de… Şu hayatta ne öğrendiniz derseniz bana… Kurcalamamayı öğrendim bir tek. Hayatı fazla kurcalamayacaksın. Yoksa yenilirsin. Yaraların kapanmaz. Hayatına devam edemezsin.”
Gönül Dağı Replikleri Kaportacı Veysel
"Bozkırda açan çicek çöldeki su gibi.Sınırlarını aşması zordur insanın. Kimimiz için bozkırın sınırları vardır kimimiz için yamaçlı dik yaylaların bazılarımız içinse deryaları.Bazen sınırlarını aşmalıdır insan. Yoksa çorak topraklarda bu bozkırda ne uzalır ne kısalır" #gönüldağı
Sen haklıydın usta.Varmak değil yolda olmaktı önemli olan.Kavuşamasanda ömür boyu sevdayı yüreğinde taşıyabilmekti.Ağaç neden kurur, su neden çekilir? İnsan bazen yorulur, gerçeği duvara vurdukça anlar Pencereye çarpan sinekler gibi. Çarptıkça hırslanıyor Hırslandıkça kirleniyor.
Ademoğlu doğduğu günden beri sağa sola savrulur. Dalından kopmuş bir yaprak gibi oradan oraya gider. Ama insan ne kadar hırslı olursa olsun ne yaparsa yapsın yolun sonu hep aynı yere çıkar. 1 metrekarelik bir ev birkaç metrelik bez 9 tahta. Ondan sonra artık dünyada ne yaptıysa onunla baş başa kalır insan. Bu dünya bir gemidir. Çok fazla yük taşımayın bu dünyada. Bırakın yükleri taşımayı İnsanın herşeye rağmen gidebileceği bir kapı olması ne demek o gece anladım…
Gönül Dağı Dizi Replikleri – Bu dizelere benzer satırlar için Seyrani şiirlerini okuyabilirsiniz.
Ben Zahide Kaya, Yörük Kızı Halime'nin Zahide. Şu hayatta ne öğrendim deseniz bana susmayı öğrendim. Tonlarca kelimenin anlatamadığından fazlasını anlatır susmak. usmak kelimesi olmayan duyguların en güçlüsüdür çünkü. İşlediğiniz günahları çocuklarınıza, sevdiklerinize ödetmeyin.
Renkler hayatımızdan çıkalı çok oldu… Kırmızı, sarı, mavi, yeşil… bazen sadece aşkın kendisini sever insan… Bazen aşıktan öte bir şeyi ağacı, kuşu, ormanı sever insan…Gönül işlerinde hesap olmaz. Hesap olan işte gönül işi olmaz. Hayat bir koşudur, insanın yükleriyle birlikte koştuğu ve hiçbir zaman yetişemediği, işlerini bitiremediği bir koşu. Ne kadar hızlı koşarsanız koşun ne kadar hırslı olursanız olun hiçbir zaman yetişemezsiniz. Hayat her zaman sizden daha hızlıdır. Geç kalacağınızı bile bile koşsanızda yükünüz ağır gelir bazen. Altında ezildiğiniz zamanlar olur. Ben sefer dolmuşçu sefer. Şu hayatımda ne öğrendim derseniz bana: içime atmayı, kabullenmeyi ha bir de yalnızlığı öğrendim. İnsanın koskoca bir evde tek başına yapayalnız olması ne demek çok iyi bilirim. Ses olsun diye radyoyu, televizyonu açık bırakmak ne demek çok iyi bilirim. İnsan sıcak sobanın yanında huzuru varsa herşey tatlı olur. Mekanın insan üzerinde bir tesiri vardır.
Ay, gökyüzünde yalnız başına yaşarken bir gün bir yıldız çekip gelmiş hayatına, ay bu yıldıza aşık olmuş; daha aşkın ne demek olduğunu bile bilmeden. Gecesi gündüzü bu yıldız olmuş. Gökyüzünde sanki hiç bir yıldız yokmuş gibi bütün dünyası bu oluvermiş. Sonra bir gün o yıldız kayıp gitmiş uzaklara, ay tek başına kalmış. Yıllarca o yıldızın geri geleceği günü beklemiş. her gece rüyalarında görmüş, her sabah uyandığında kalbinin yarısını acırken bulmuş. onu düşünmeden geçirdiği tek bir günü bile olmamış, tam da umudunu kesmişken yıldız yeniden çıkıp gelmiş. ay onu ilk gördüğü an daha kim olduğunu bile bilmeden aynı duyguları hissetmiş yüreğinde. rüzgar aynı çocukluğundaki gibi esmiş sanki, gökyüzü aynı çocukluğundaki kadar maviymiş tekrar. yıldız benim memleketim olmadı demiş aya. ben hiçbir yere ait olmadım demiş. ay içinden senin memleketin burası, benim kalbim. geldiğinden beri bir tek buradan gitmedin sen demiş. ve onlar beraberken bir memleket olmuşlar. Toprak kokan, merhamet kokan, sevgi kokan bir memleket.
Gönül Dağı
Gönül Dağı Taner ile Dilek Aşkı
“Kalbim, masallar ülkesinde bir diyar. Kalbim, Dilek ülkesi…Gördüğüm çicek dilek çiceği, geçtiğimiz köprü dilek köprüsü, dilek mağarası, dilek geçidi, geçtiğimiz yollar dilek yolları, Burası benim için dilek ülkesi, heryerde Ondan bir hâtırâ, bir iz var…”
Gönül Dağı Replikleri Taner
Gönül Dağı Asuman ile Ramazan Aşkı
İnsan aşık oldu mu tabelalar asmak ister her yere. Aşk köprüsü, aşk bakkalı, aşk çayhanesi diye… Ben seni görmeden sevdim kızım. Tam da bu yoldan geçerken evin penceresinden gelen sesi duydum. Ervahı ezelden söylüyordun. Sen söyledikçe yüreğim güzelleşti Asuman. Şu gördüğün eski püskü kapı ha bu elektrik direği herşeyi sevmeye başladım ben. Benim dünyam güzelleşti. Senin sesin, soluğun beni kalbimden tuttu önüne attı. Bu gönül ezelden sana yazılmış. İster at savur ister bir köşeye kaldır. İster sil at ister tut kaldır. Ben ezasına razıyım sefasına da…
Gönül Dağı Replikleri Ramazan
İnsan bu hayattan çok şeyler öğreniyor. Çok dersler çıkarıyor. Ama ne yaparsanız yapın bazı derslerin bazı yaşanmışlıkların telafisi yok. Ama bildiğim bir şey varsa şu hayatta o da yalnızlıktan acıdan daha kadim hiçbir şeyin tamamlanmasıdır. Onun için herşeyi tamamlayacağım diye uğraşmayın. Bir şey söyleyeyim mi size o işi tamamlayayım, bu şi tamamlayayım diye uğraşmayın. Kabristanlıklar işini yarım bırakıp gitmiş insanlarla dolu.. Uzakta olan ulaşılmaz olan hep kıymetli gelir insanlara. Halbuki elindekilerin kıymetini bilseler. Varlığına şükretseler. Ben Asuman, Başkan Münir’in kızı Asuman…
Gönül Dağı Replikleri Asuman
Bazen insan bulamadığı sevgiyi, arkadaşlıkları, dostlukları hatta anne babayı eşyalarda arar. Bazen bir atın sırtında, bir sazın telinde, bir el işinde. Kendi olduğu tek yer orasıdır çünkü. Bazen yorulur denemekten insan. Ardı ardına yenilmekten yorulur. Neden bir tarafımız baharken diğer yanımız kış oluyor dede…Herşey tam olsa faniliğini nereden bileceksin Taner. Dilek gelir, uçak gider, uçak gelir dilek gider. Bunların bize anlattığı tek birşey var. Sen bu dünyaya ait değilsin. Bu yol zor. Bu yol çetin. Ama önemli olan mücadele etmek, sabretmek, yolda olmak… İnsan dağı da aşar, bozkırı da. İnsan bir tek kendi engellerini aşamaz. Çevresindekilerin engellerini aşamaz.
Gönül Dağı Replikleri Ciritçi Abdullah ve Torunu Taner
Gönül Dağı ben Halime Kaya, Ciritçi Abdullah’ın Gelini Halime
Ana olmak ellerin değil yüreğin yana yana kor gibi ateşi tutmaktı. Bozkırın kaderiydi gelenin çabuk gitmesi, gidenin de dönmemesi, babalarına doyamayan çocuklar, çocuklarına doyamayan analar, Ömrüm bavul hazırlamakla geçti. Ben Halime, Halime Kaya. Bu dünyada neyi öğrendiniz derseniz bana hiçbir şey öğrenmedim. Hayat öyle hallaç pamuğu gibi attı ki beni, Zaman değilmiş insanı yaşlandıran, uykusuz geçirdiği gecelerde değilmiş, gurbetmiş, kendi içinde kopan fırtınalarmış, İçtiğim su, aldığım nefes, hayallerim, rüyalarım, geçmişte bıraktıklarım, düşlerim, ben bu koskoca bozkıra engin deryalara baktığımda onu görmüşüm. 50 yıllık kadim dostu olunca böyle olmuyor. Dost ya hakiki bir dost, gecenin hüznü, sükunetin hazinesi şu gaz lambasının alevinde gizlidir. Hakikati aydınlatır.
Gönül Dağı Replikleri Yörük Kızı Halime Kaya
Gönül Dağı Ciritçi Abdullah Hikayeleri
Bu dünyadaki insanlar, mum ateşi önündeki üç kelebek gibidir; ilki ateşe yaklaşmış ve demiş ki; ben aşkı biliyorum;ikincisi ateşe yavaşça kanadıyla dokunmuş ve demiş ki;aşkın ateşinin nasıl yaktığını bilirim; üçüncü kelebek ateşin karşısına geçmiş, bir müddet ateşi seyretmiş sonra kendini ateşin ortasına atarak;yanmış… bitmiş… kül olmuş. İşte hakiki aşkı, gerçek aşkı sadece o bilir..
Hz. Mevlana
Yarın sabah bir yolculuğa çıkacağız. Yolculukta belli olur gerçek aşık, gerçek kul…Yol bizi bekler, yol nereye götürürse. Bizi yola çıkaran rızkımızı verir elbet. Kuşlar misali ne bulacağımızı bilmeden Bana yüklerimi gemiye bırakmayı öğret dedin. Ben değil yol öğretecek sana..
Nereden gelir nereye gidersin ey yolcu diye soranlara ervahı ezelden gelir darul beka ya gideriz diye cevap verirmiş eskiler. Marifet çokluğun içinde azlığı görebilmekte. Bazen sevdiğin kişiyi seni varlığın bir parçası olamazsan yok olursun. #gönüldağı
Bütün kadim hikayeler bir yolculukla başlar. Dışardaki karanlıktan korkmayın, içerdeki karanlıktan korkun, dışardaki kurt zarar vermez insana içindeki kurt kemirir. #gönüldağı 🗻🐎
Napıyor bu adam? Güneş topluyor… Yormayın beni, çok işim var… Akılla mı taşınıyor. Bunca ışık nereye gidecek. Bizde evlerimize hergün her saat doymak bilmeden dünyayı doldurmuyor muz mu? Mezar yolculuğun son noktası değil, sadece bir başlangıç, ebedi ahiret hayatının başlangıcı.. Ne yaparsan yap, sabah, akşam çabala dünyayı yakalayamazsın. Gece-gündüz çalışsanda erişemezsin dünyaya. Senin bütün çaban kalburla güneş taşımak gibi. Bu dünya gurbet. Ahiret yurdu ebedi. Dünya yurdu fani… Bir gün kalburun deliklerinden gideceğiz asıl evimize. Bu dünya gurbet asıl memleket ora. Bu yolculuk nerede bitecek? İşte burada bitecek. Bu dünyadaki yolculuk burada bitecek. Geçmişin pişmanlıklarını, geleceğin kaygılarını bırakırsan yüklerini de bırakırsın.
İşitin ey yârenler aşk bir güneşe benzer Aşkı olmayan gönül misal-i taşa benzer Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer Aşkı var gönül yanar yumşanır muma döner Taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer Ol sultan kapusunda ol hazret tapusunda şıkların yıldızı her dem çavuşa benzer Geç Yunus endişeden ne gerek bu pîşeden Ere aşk gerek önden andan dervişe benzer İşidin ey yârenler aşk bir güneşe benzer Aşkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer
Yunus Emre
Taş duvarların arasında büyüdüm ben Abdullah Amca. Koşabileceğim bir yolum, uçsuz bucaksız bozkırım olmadı. Bazı insanların mezarı yoktur. Sen kendi içinde açmışsın mezarı. Girmişsin içeri. Çıkmakta istemiyorsun. . Aşkın ateşi sanmış döt bir yanını. Yolun dikenli menzilin uzun. Pişmanlığı olmayan insan olur mu? Pişmanlık demiri yakan bir ateş gibidir. Demir ateşte yanacak ki şekil alsın.
Gönül Dağı Replikleri
Gönül Dağı’nın Mesajı
İmtihanlar çeşit çeşittir. Kimi evladıyla imtihan olur. Kimi evladın olmamasıyla. Her zorluk kolaylıkla gelir. Ne insanlar ne hikayeler var. Evlat emanettir. Vakti zamanı gelince yuvadan uçar gider. Emaneti kime verip vermeyeceğini emanetin sahibi bilir.Ufak taşın içinden böceği çıkaran, tırtılı yuvadan çıkaran mevla nelere kadirdir.
Nerde bir yetimin, aşığın kalbi kırılsa ama gönül dağında bir taş düşer ama küçük ama büyük Gönül dağının hikayesini bilir misin? Aklım başka diyor gönlüm başka diyor. Bu kim biliyor musun? Bu O çoban işte. Hani anlatırlar ya. Kasabadan bir kız sevmiş. Güttüğü koyunların sahibinin kızını sevmiş. Kızın düğün günü çağırmışlar alay etmişler onunla. Çoban diye hor görmüşler, kalbini kırmışlar. O gün bende oradaydım. Kalabalıklar arasında gençlik işte. Hesap edemedim. Bir gönül kırılınca ne olur. Ben o günden beri bunun vicdan azabını taşıyorum içimde. Pişman olmadığım gün olmadı. Af dilemediğim bir gün bile olmadı. Hesap edemedim bir gönül kırılınca ne olur. Gönül kırmanın bedelini yıllarca öder insan. Evlatlarımla ödedim, eşimle ödedim, göz yaşlarımla ödedim. Gönül kırma usta… Kendine bu dünyada bir ateş harlama. Gönül ateşi sönmüyor zira…
Gönül Dağı Replikleri Ciritçi Abdullah
Sağlık, alışmak ve unutmak bu dünyada Hz. Allahın insana verdiği en büyük nimetlerden… Bazen bir gülüşü seversiniz bazen bir bakışı…Şu hayatta ne öğrendin deseniz bana, bozkırın öğrettiğinden başka birşey öğrenmedim. Kabullenmeyi, beklentisizce uzaktan sevmeyi öğrendim.. Hangi kelime merhem olur ki gönül yarasına, siz aşkın kendisini değil gölgesini görmüşsünüz. Aşk görülmeyeni görmek, görülmeyeni sevmektir. Görmeden sevebilmektir. Kimimiz karşılıksız sever, kimimiz bir kalbin emanetini taşır. Biz bu bozkırın çocuklarıyız. Anne babalarımızı da uzaktan severiz. Sevdiklerimizi de.
Gönül Dağı İzleyici Yorumları
Gönül Dağı #Baba
Baba üzengiye vurar gibi şekillendirir insanı. Biz eskiden dere kenarında yıkardık çamaşırlarımızı. Çamaşırların kiriyle birlikte su gönüllerimizdeki kiri yüreklerimizdeki pası da alıp götürürdü. Şu hayatta tutunacak dalın ne derseniz bana, evlatlarım derim. Hepimizin korkuları vardır ve hepimiz bir gün korkularımızla yüzleşmek zorundayız.
Gecenin bir derinliği vardı, gecenin bir hüznü vardı, gecenin bir kokusu vardı, gece örterdi herşeyi, gece düşünürdü insan başını yastığa koydunda, geceye anlatırdı bir bir içinde ne varsa. 50 yıllık kadim bir dost gibiydi mumlar. şimdi geceleri aydınlattık geceleri, geceleri aydınlattıkça gönüllerimizi kararttık. Kolay kıymetin düşmanıdır. Birşey ne kadar kolaysa o kadar kıymetsizleşir. Bir sırdaşınız olsun. İnsan olmak zorunda değil. Bir çicek boş bir kutu olabilir.
Gönül Dağı Replikleri
Zaman bir sobanın üzerinde yok olup giden kar tanesi gibiydi. Yolculuğum Anadolu’nun yüksek dağlarının arasında uçsuz bucaksız ovasında 5 sınıfın birlikte okuduğu bir köy okulunda başladı. Okuma-yazma öğrenmek için hergün geçilen geçitler, bıkmadan usanmadan aşılan yollar, kar suyundan sırılsıklam olan ayaklar, bir süre sonra hissetmediğim parmak uçlarım, çekilen çileler bana birşey öğretti: korkmayacaksın, yılmayacaksın, vazgeçmeyeceksin.Gittiğim yerde gördüğüm hiçbir yanlışa eyvallahım olmadı. Bu yüzden gittiğim hiçbir yerde barınamadım. 9 değil 19 köyden kovuldum. Yollar, evler, yeni köyler kaderim oldu. Çünkü kimsenin göremediğini gördüm o çocuklarda, her çocuk bir umuttu benim için. Zamanın bir yerinde farklı mekanlarda ülkesi için memleketi için çalışan çocuklar. Islak, rutubet kokan, keçi, koyun derisi koçan yamalı montlarda ben cenneti gördüm. Ben Gülsüm öğretmen. Hayatım mücadele etmekle geçti. Bu hayatta ne öğrendin derseniz bana, insanın hiçbirşeye yetemediğini öğrendim. Yenilgiyi öğrendim. Emekli olmak yoktu düşüncemde. Bir kara tahtanın önünde yaşlanmayı düşlendim. İnsanların acımasızlığına, doymak bilmeyen iştahlarıa, hayal kırıklıklıklarına yenildim. Şimdi yine burda zamanın durduğu bu uçsuz bucaksız bozkırda bu kasabada dileği almaya gelmişken kaybettiğim Gülsüm öğretmeni buldum.
Gönül Dağı Replikleri Gülsüm Öğretmen
Onu sevdiğini sanarsın bazen. Sanki kalbimde ondan başkasına yer yokmuş gibi. Bütün varlığımı onunla anlam vermişim. Ama her şey sahteymiş. Onu anladım. Bir duygunun tutsağı olmuşum. Körmüşüm ben. Hiçbirşey görmeyen. Artık şimdi etrafımda olup biten iyiliği görebiliyorum. Gözlerimin içinde ne gördün? Öfke gördüm. Kendine duyduğu öfke. Acısının üstüne acı katar. Merhemi görmezden gelir. Kızgın demirle dağlar kendini. Senin o gördüğün acı kalbin yangınıdır. Allah’tan başka kimsenin o kalpte ne olduğunu bilmeyen bir yangın. Mevlam böyle bir dert verdiyse dermanını da vermiştir. Dertle dermanın buluşması zamanını bekler. O dağ köylerinde yaşadığım onca hikayenin bunca zorluğun öğretttiği birşey var inanç İster uçsuz bucaksız bir bozkırın ortası isterse de bir çölüm ortası olsun memleketi insanın taze serin bir rüzgar gibidir. Doğduğu topraklardan kopamayan bir adamım ben. Parayla işi olmayan adamlar tanıdınız mı hiç.. Parayı amaç için değil de araçtan öte kullanmayan insanlar.Bu hayatta kıymetli olan ne biliyonuz mu? Gülümseyen bir çift göz, hayır dua dileyen bir dil, Allah razı olsun, çocuk çocuğun dert görmesin diye dua etti mi biri yeterdir. Hayatta öyle acılar var ki ne yeri doluyor, ne de bir diş gibi çekip söküp atabiliyon. O yangın da böyle bir acıydı. Bu dünyada ne öğrendin diye sorsanız bana acının ne demek olduğunu öğrendim. İnsan ne kadar acılarından uzaklaşmaya çalışırsa çalışsın akşam yastığa başını koyunca çöreklenir boynuna. Sırt sırta verebildiği, ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın yalnız olmadığını bildiği tek yerdir. Acıyıda beraber göğüsleriz burda mutluluğu da. Burası bizim memleketimiz. Omuz omuza verdiğimiz aynı dili konuştuğumuz.
Gönül Dağı Replikleri
Acının üstüne toprak çekmek gerekir. Ancak toprak alır acısını. Toprak dindirir. Her güzellik emek ister. Çicek yetiştirmekte insan yetiştirmekte. Yeryüzü sayısız yalanla, kötülükle dolu. Bir o kadar da iyilikle güzellikle dolu. İnsan bazen içine kazdığı kuyuya düşer. O kuyudan çıkaracak tek kişi kendisidir. O kuyudan çıkmak için yüklerini bırakmak gerek. İnsanın en büyük yükü ne biliyor musun? Kendidir. Kibrini, gururunu yüklerini bırakırsa insan yükünden kurtulur hafifler. Bizi biz yapan birlikteliğimizdir. Küslük küslüğü, dargınlık dargınlığı getirir. 7’den 70’e büyük küçük bizi bir yapan beraberliğimizdir.
Gönül Dağı Replikleri
Hayat bir futbol maçı gibidir. Bazen gol yersin bazen gol atarsın. Bazen ilk yarısı iyi geçer bazen ikinci yarısı. Hayallar sap sarı bozkıra sığmıyor hayaller gönüldağının ötesinde. İnsanın bütün hayallari bir anda silinip gidebilir. Bir anda bütün herşeyini yitip gidebilir. Ne olursa olsun insan umudunu kaybetmeli. Ben sana hep evet dedim. Esen rüzgarın savurduğu rüzgarlar kadar, bozkırın ucu bucağı kadar evet. Bozkırın toprağında yetişen toprağın ekmeğini yiyen suyunu içen bozulmaz. aşkın binbir sureti vardır ben bir suretini gördüm. Dünyanın bütün güzellikleri bütün heyecanları bütün mutlulukları o bir surette gizlenmişti. Sen benim keşfedilmemiş güzelliğim henüz yürünmemiş yolum benimle upuzun bir yola çıkmaya hazır mısın? Balonla beş hafta benimle bir ömür geçirmeye var mısın? Ben başıma geleceklere hazırım sen hazır mısın?
Gönül Dağı Replikleri
“Merhamet sarkaç gibidir önce karşıya gider sonra sana döner. Sonra gene döner hiç durmaksızın gider döner. Bu dünyanın mayasıdır merhamet. O sarkaç durdu mu dünya da durur.” İlk yolculuğumuz bozkıraydı. Şimdiki yolculuğumuz dağa. Bozkır benlikse, dağ gönüldür bozkır yüklerimizi aldı. Dağsa yüklerini verecek. – Gönül Dağı Replikleri
Gönül Dağı
Allah emanetini dağlara verdi dağlar yüklenmedi. Allah emaneti yeryüzüne verdi yeryüzü yüklenmedi Allah emaneti dağlara verdi dağlar yüklenmedi. Allah emaneti insana verdi insan yüklendi. O emanet namazdır.
Bazı diziler var bölümü izledikten sonra yaşadığı zamana geri dönmek istemiyor insan, Gönül Dağı gibi…
1 damla 1 damla daha 2 damla etmez 1 büyük damla eder. İşte tüm sır o 1 damlanın içinde.. Köyün kamburu derler. Babasını sırtında taşırken kambur kalmış. Kambur her gün 5 vakit babasını namaza götürür. getirir hiç erinmeden yüksünmeden. Evlat babaya emanettir bir yaşa kadar. Bir yaştan sonra da baba evlada emanet. Emanetin bilincinde olursan ne yük ağır gelir ne de yol. Dedimya sana bu yük gönül işidir. Dünyanın en mutlu adamı kim diye sorsalar bana aha şu adam derim. Dünyalık yüklerinden arınan. Bu dağlar emanet bize ciritçi abdullah, bu gökyüzü emanet bize… Gerçeklerle yüzleşebilir mi insan. Zamanın birinde garip bir çobanın gönlünü kırdım. Yıllarca affedilmenin ümidiyle yaşadım Belki görürüm de helallik alırım diye geldim bu gönül dağına. Bugün öğrendim ki artık alamayacağım. Sen iyi birisin Abdullah amca kime göre neye göre? Bu topraklara ne sırlar emanet edilmişte akıl yarım kalmış. Bütün sırlar çözülür elbet ama bu dünyada ama öbür dünyada.
Gönül Dağı Replikleri
Bazı acılar vardır insanın içinden çıkması çok zor olur tıpkı azı dişi tıpkı asırlık çınarlar gibi çekmek zor olur. Bazen terzi gibi olacaksın bu hayatta dikeceksin kırıklarını, yoksa devam edemezsin. Ramazan amcaoğlu sen dilek yengeden aç kalırsın ama açıkta kalmazsın.
Ayrılmaz deme sakın… Ayrılır.. Et tırnaktan… koyun kuzudan… yavru anadan..ayrılır… Ayrılmaz deme… Ayrıldıysa Şems Mevlana’dan,Ayrıldıy’sa ay bile dünya’dan Vakti gelince mecnun bile leyla’dan usul usul ayrılır😔 Ben muammer düğüncü muammer Bu hayatta ne öğrendindiniz diye sorarsanız bana emanet….Kolumuza giren de bir emanettir bize kucağımıza gelen de ve şu hayatta bir emanettir bize…
Gönül Dağı Replikleri
Bozkırda hayaller çeşit çeşittir. Kiminin hayallleri bozkır kadar uçsuz kiminin halleri dağlar kadar büyük kiminin hayalleri de bu sap sarı ovalar gibi mütavezi. Önemli olan sevdiğin insanda kimsenin görmediğini görmediği görmek.. İnsanın neyi çok isterse onunla sınanır. Beklemeyi öğrendim.. Baba olmak… Anne olmak şu dünyada en zor şey ne diye sorarsanız bana anne olmak derim… Geç oldu demeyin… Güç olmasın.. Bazen zamanı durdurmak ister ya insan… Şu dünyada en büyük hakikat ne diye sorarsanız bana .. Abdullah bir sırdır. Onun içinde dağ vardır. Gözlen göremezsin. Dağlarında çoban gezer bilemezsin.
Bizim bu topraklarda umreye gidenlerden de hacca gidenlerden de dua istenir. Çünkü bu dünyada en büyük şey ne derseniz duadır. Herkesin gönlüne gizli bir duası vardır. Başarını neye borçlusun diye soranlara: Neye borçlu olacağım, bana bu sesi veren cenabı Allaha borçluyum diyen bir fani geçti bu diyardan…
Gönül Dağı İzleyici Yorumları – Rehbertr
Gönül Dağı Selami Hikayesi
Bu toprakların hikayesidir beklemek hani demiş ya eskiler beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır diye… En çok kimi beklerse en çok o gelmezmiş bu topraklarda. İnsan en çok kimi beklerse en çok ordan yara alırmış. En çok kimi severse… Bildiğim birşey varsa, ne yaparsan yap acizsin. İstemek senin elinde diğeri senin elinde değil. Rahmetli nenem derdi ki ademoğlu birbiriyle anlaşabilsin deyu çeşit çeşit dil icat edilmiş her dilde bozkırın kumları kadar kelime her kelimede bozkırın bulutları kadar kelime yüklenmiş ama ademoğlu yine de birbirini anlamakta acizmiş…. Ben çocukken 72 milletten insanın birbiriyle anlaşabildiği tek dil gördüm o da sözler… Benim kendimi bulabildiğim tek yerdi türküler… düşünmek pek bana göre değildi. ben hislerin adamıydım. ne bileyim dersi kitabı anlamadım hiç… Bir tek beden eğitimi müzik 5 ti o da okumaya yetmedi.. Hani derler ya insana doğarken 2 şey yazılırmışta değişmezmiş derler biri evleneceği kadın diğeri de öleceği gün. Ben selami selami fersoy bu hayatta ne öğrendin derseniz bana.. sormayın kardeşim bana.. benim aklım almaz öyle sorulara. benim tek bildiğim şey türkü okumak.. sen bozkırın sesi, soluğu sen kurak toprakların nefesisin…
Gönül Dağı Replikleri Selami
Gönül Dağı Dişçi Musa’nın Hikayesi
Pişman olmak güzeldir. Pişman olan da güzeldir. Pişman olunanda.. Ama o pişmanlığın kendisi varya işte o büyük bir kederdir…Biz keyfi bıraktığımızda sizin yaşlarda bile değildik. Biz ömür sermayesini tüketmedeyiz. Birgün bizi alıp götürecek treni beklemedeyiz. Kardaş dediğin etle tırnak gibidir. Bazen körelse de kirlense de birbirinden ayrılmaz. Bazen aldığın nefesi son nefes, çıktığın yol son yol Şer gibi görünen şeylerde hayır, hayır gibi görünen şeylerde şer olabilir. Sevgiyle yapılmayan her iş yarım olur. Başkalarına faydası dokunurmuşta insanın kendi canında kanından olanlara faydası dokunmazmış. Mum dibini aydınlatmaşmız. İnsan ancak kendinle yüzleşip içine, özüne dönerse kendini bulabilir, sorunları da , dertleri de çözebilir. Hiç yumuşamaz dediğin gönül 1 damla gözyaşıyla yumuşacık oluverir. Bir ibretlik ders bir sıcak hikaye yumuşatıverir herşeyi… Öfke bozkırın güneşi gibidir derdi babam tozu ayrı yakar güneşi ayrı.. Ben o öfkeyle ne zaman tanıştım hatırlamıyorum. Anamın öldüğü gün mü yoksa daha önce mi bilmiyorum. Bazen içinde koca bir yangın çıkar. Söndürmek için bütün suları dökersin ama geçmez… Ben fadime dişçi musanın pembenin kızı fadime. Bu hayat hepimize birşeyler öğretti. Bir şeyi çok iyi anladım ki her acı birşeyi alır yavaş yavaş götürürmüş İnsan dilin söylediği tamamı değil gönlün söylediği tamamı duymak ister ama kalb başka dil başka konuşur bazen…. Her annenin gözünde evladı 60 yaşına gelse de çocuktur. Ona baktı mı anne kocaman eller görmez büyütüğü çocuğu görür. İnsan deliği yamar, eskiyeni onarır, tamir eder de içindeki yarayı temizleyemiyor.
Gönül Dağı Replikleri
Dünyayı güzel yapan şey derdini paylaşacağın insanların olmasıdır. Mutluluğu herkesle paylaşırsın. #ciritçiabdullah
Her insanın sırtına yüklenen ağır büyük bir yüktür vedalar, bizi büyütür pişirir olgunlaştırır. Sonra kalp yumuşar, herşey sakinleşir, ruh dinginleşir, insan öfkeyle aldığı kararları gözden geçirir. Hatası varsa düzeltir. Kendisini yeniler. Yeniden Bismillah deyip hayata sımsıkı tutunur. Bismillah diyebilmek herşeye başlayabilmektir bu topraklarda… Ata binerken de yola çıkarkende besmele çekilir. Yeni bir başlangıç toprağa atılan yeni bir fidandır. Sonrasında bu topraktan ne doğar biliyor musun delikanlı? En sonunda merhamet doğar. Aşkın merhameti. O mertebeye geldiğinde gönlündeki aşk merhametle yıkanır merhametle büyür merhametle yaşar. Sevdiğini incitmemek onun daima iyiliğini istemek her daim ona saygı göstermek…. Bir aşk merhametle hasıl olduysa ömrü çooook uzun olur. EyvaAllah Abdullah amca…
Gönül Dağı İzleyici Yorumları
Bir evladın anne-babada enbüyük hakkı nedir deseniz bana,evladın ismini koymaktır derim.Ona iyi bir isim vermektir. Çünkü insan ismiyle yaşar,İsmimi rahmetli nenem vermiş.Bir sohbette duymuş."Habibim Ahmet verasülüm ya Muhammet" demişki senin adın ahmet olsun.Allah rahmet eylesin
Mahsun ve ıslak bakışların ardında 3 genç tanıdım. Üçüde birbirinen hisli. Yürekleri cennet bahçesi gibi serin.. geçtikleri yerlerde bıraktıkları bulutlar. Gözleri daima nemli, ve daima pusluydu bakışları. Üç genç tanıdım ben üçüde birbirinden deli üçü de birbirinden hisli. Bazen hüsnü nazarları karşılayamaz insan…
Gönül Dağı Çaycı Rıfat’ın Hikayesi
Hayat bir demlik çay gibidir dediydi biri acele edersen demini alamaz çok kaynatırsan acır tadı kalmaz. Belki bu yüzden tadsız kaldım ben. Ne demim kaldı hayatta ne tadım. Hep benden daha iyileri oldu bu hayatta. Hep birilerinin gölgesinde kaldım. Hiçbir Şeye yetişemedim. Belki de kendimi tek kıymeti hissettiğim gün. Hayat perdesinde gölgelerin oynadığı o gündü. Belki de bu yüzden sevdim onları. Onlarda benim gibi gölge oldukları için. Bu hayatta ne öğrendin diye sorarsanız bana gölgede kalmayı öğrendim.
Gönül Dağı Replikleri
Ramazan Şerif Ayı
Nerde O Eski Ramazanlar…
Ramazan hangi mevsimde gelirse gelsin kendine has iklimi vardır.Geldiğini hissedersiniz. Ne yakıcıdır sıcaktan. Ne kavurucudur soğuktan Ramazan çocukluğumuzdur, bizim anamızın dizimizin dibine yattığımızdaki huzurdur. Bir tesbih tanesinin her bir tanesi gibi herbiri insan ömrüne seneler katan bir bereket pınarıdır ramazan. Oluk oluk huzur oluk oluk rahmet oluk oluk insanlıktır. Samimiyetle akan gözyaşlarının gönlümüzdden dökülen en içli duaların adıdır. Ramazan merhametle sevginin afla sevginin kucaklaşmasıdır ramazan.Ramazan sırrı isminde saklı binbir kilitli hazinedir açmasını bilirsen eğer.Ramazan kelimesinin nereden geldiğini bilir misin? Hicazda güzün çöle yağan yağmura ramazan derlermiş. Yazın biriken tozu, toprağı pisi götürürmüş. İnsanın 11 ayda biriken kiri hırsı götürmesi gibi. Tabi yağmurdan kaçmazsan. Yağmurdan kaçarsan hiçbir işe yapamaz.
Nefret insanın acizliğinin sonucudur derler ya … insan ne kadar aciz kalırsa o kadar nefret edermiş… Nefret ya bir top gibi patlar herşeyi darmadağın edermiş…yada bir bardak suyla sönüp gidermiş…Hemde öyle bir gidermiş ki…bir serinlik kaplarmış insanın içini.. açık kalmış pencereden hafif hafif esen serinlik gibi.. Şunu iyice anladım ki ben Taner in gölgesinde kalmamaşım kendimi gölgesine atmışım veya atılmışım…ben kendim bir gölge olacakken bir gölge gibi yaşamışım bugüne kadar..Şimdi ilk defa bu ramazan gününde kendimi bu kadar önemli ve değerli hissettim. Ne öfkem kaldı ne sinirim. Sözü hayal perdesindekiler gibi bitirelim o zaman. yıktık perdeyi eyledik viran, gidelimde sahibine haber verelim heman.. Her ne kadar sürçi lisan ettiysek affola..
Gönül Dağı Replikleri Rıfat Orta Oyunu
Gönül Dağı Sefer’in Hikayesi
Hikayeler insanlardan yaşlıdır her zaman…ve her insanın hikayesi doğumuyla başlar. Ölümüyle biter. Bizimkisi de öyle ne zaman başladı ne zaman bitecek kim bilir. hayatımdaki herşey badegülün ölümüyle silinip gitti o gün. Ben bir başlangıç bilirim bu hayatta. O da zahideyi gördüğüm gündür. İçimin yangınını bir bardak suyla söndürdüğü gündür. Onun hayaliyle örttüm hikayemi. Hikayeler asla unutmaz o yüzden insandan daha yaşlı ve insandan daha kadimdirler.İnsana en umulmadık yerde önüne unuttuklarını seriverirler.
İnsanın başını yaslayabileceği biri olmalı bu dünyada. Anam derdi ki gök kubbenin altında yapılmış hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz. Ama bu dünyada ama öbür dünyada..Hepimiz yazgılarımızın önünde savrulan yapraklar gibiyiz. Kimimiz hoyratça savrulur. Kimimiz hırpalanarak. Halbuki en güzel hayallerini kuraruır başta. En güzel dilekler en güzel umutlar en güzel yaşlarımızla başlar. En güzel yaşlarımız hayatımıza bir çift masum elin değdiği yaşlardır.
Mahkemeler önce insanların kalplerinde kurulurmuş. Hangi cezayı alırsa alsın insan sevdiklerinin kalbinde aldığı ceza en ağız cezaymış. Ben Ali kitapçı Ali Bu hayatta ne öğrendiniz deseniz bana. Ölmeyi öğrendim derim. İnsan ne isterse istesin bütün planların üstünde bir plan var.
Sabrın lezzeti bir başkadır. Bu lezzeti ancak Ramazanı yaşayanlar bilir. İftar saatinden önce ezanı beklediğimiz an artık içtiğim sudan yediğim yemekten bambaşka bir lezzet alıyorum. Sabrın lezzetidir. O. Sabırla aşkla beklemenin mükafaatı olan lezzeti. Bu beklemek öyle bir beklemektir ki içinde sabırla yoğrulmuş merhamet vardır vicdan vardır adalet vardır. İmsak vaktinden tan yeri ağırana dek pişer de pişer. En sonda akıl dünyaya değil kalbe yaklaşır işte o aman yediğinde içtiğinde gördüğünde daha önce almadığın farketmediğin lezzetleri alırsın Herşey vaktini bekler.
Gönül Dağı Replikleri
Allahım aklımı kalbime kalbimi aklıma düşman eyleme. İçimde kendi elimde ördüğüm duvarları kaldır. Beni sabırla yürüyen kullarından eyle. İçimdeki merhameti, vicdanı, adaleti arttır. Beni bunlarla imtihan eyleme. İnsan hayatı boyunca hep birşeyler biriktirir derdi gönül dağının çobanı… Kimi mal mülk biriktirir. Kimi pişmanlıklar biriktirir. Gönlünü yakan. Sırlar biriktirir, sorular biriktirir.Kimi acılar biriktirir, hasretler biriktirir, yoksulluklar biriktirir.Kimi iyi insanlar biriktirir. Nesli gittikçe tükenen iyi insanlar… Ben Ali kitapçı ali derlerdi bana ben ne biriktirdim bu hayatta? sadece kelimeler biriktirdim hiçbiri cümleye dönüşmeyen kelimeler belki de bu yüzden heba olup gitti ömrüm kendim hiçbir cümleye sığamadığım için
Gönül Dağı Replikleri
Gönül Dağı Ciritçi Abdullah’ın Hikayesi
Eskiler derdi ki Gönül dağının daşı kayası pişmanlıklardan hasıl olduysa ağacı, çiçeği böceği de merhametten olmuştur. Nasıl ki kırılan bir gönül için bir parça taş düşer derler, yapılan küçücük bir iyilik içinde otlar çicekler biter derler. Ama dünya öyle bir dünya oldu ki taşın kayanın altında hep ezildi çicekler. İnsan hayatı boyunca hep iyi olmaya çalışır. Ama iyi insan olabilmek nasip işidir. Ben bu yaşımda bunu anladım. Ne kadar çabalarsan çabala insanın iyiliğe de kötülüğü de bir ana bakarmış. Çobanın hikayesini bilirsiniz. Çobanın gönlünün kırıldığı günü.Gençliğimin en bıçkın zamanlarıydı. At üstünden inmez. Cirit meydanlarından çıkmazdım.Ne olacağını bilmeden, yaptığımın gönül sarayını yıkacağını bilmeden, o büyük günaha ortak oldum. Çoban kendini gönül dağına vurdu. Bir daha da gören olmadı. Tek suçu aşık olmaktı. Sürülerin kızının sahibine sevdalanmaktı. Sen kimsesiz bir çobansın senin neyine hasan ağaların kızını sevmek.. İşte o gün başladı gönül dağından daşlar düşmeye.. O gün bugündür nerde bir aşığın, garibin, yetimin kalbi kırılsa o kayalar benim içime içime düştü. Ne ogünü unutabildim ne o bakışı.. Zaman demiştim ya ta evvelde size.. Zaman bir biri içine geçmiş vagonlar gibi her anı uzayıp giden karınca katarı trenler gibi bu gam yükü dünyada öyle zamanlar varki bir anı bazen bir gecesi binlerce geceye binlerce ömre beden olabiliyor. İnsan o küçücük anın içinde yapıyor tercihlerini bazen iyiliği seçiyor bazen kötülü. Ve neticesine de kendi katlanıyor bir ömür boyu. Demek burda yaşadın bir ömrü. Demek üzüntülerini, kederlerini bu mağaraya gömdün…
Gönül Dağı Replikleri Criitçi Abdullah
Zaman demiştim ya hani Zaman anın içinde bazen an olur uzar.Bazen an olur binlerce yıllık ömürden altınlardan saraylardan evla olur, anın içinde büyüdüğü anın içinde binlerce anın bulunduğu geceler vardır kadir gecesi,kendi içinde derinleşen derinleştikçe billurlaşan geceler gibi
Bozkırın en güzel yüzüdür bayramlar. Neşenin en güzel kavuşmaların gerçekleştiği zamandır bayramlar. Herkesin birkaç günlüğüne de olsa çocuk olduğu zamanlardır. Belki beklemek büyüttü beni belki vedalar belki de gelmemeler. Sanki çok tanıdık bir dost çok uzaklara gidiyor gibi. 11 aylık hasretin başladığı gün gibi. Ama insanda demli bir çay sıcaklığı kalıyor içinde. Huzuru kalıyor. Çocuklar bayramın neşesidir. Onlar ne kadar sevinirse bayramlarda öyle geçer. Tıpkıeski bayramlar gibi. Akıl kesin mızrak deler geçer, Kalp cayır cayır yanan ateş yanar geçer. Bizler bozkırın çocuklarıyız acıya, zorluklara dediğimiz gibi en mutlu günümüzde de eyvAllah deriz…
Gönül Dağı Replikleri
İnsan Nedir? Gönül Dağı
“İnsan izlerden ibaret derdi babam, Her mekan, her insan, her hatıra, bir iz bırakır derdi… İnsanda da, görülmeyen yaralar olur derdi. En derin izi en büyük yarayı kendisinin bırakacağını bilmeden…aynı bir kaset şeridinin üzerindeki görünmeyen izler gibi En derin izi en büyük yarayı kendisinin bırakacağını bilmeden. Çocukken bende iz bırakan 2 şey olurdu. Biri düğünler diğeri cenazeler. Çünkü bu ikisinden sonra babam gelirdi. Bir sabaha karşı o kokuyla uyanmak dışarının ayazını içeri getiren o rüzgar. Sonra bir sabaha karşı silinip gitti bütün kokular. Gitti o merhametli bakış, gitti tüm sevinçler, Sevdikleri için kendinden vazgeçmeyi seçer bazıları ve kaldıramayacakları yüklerin altına girerler. Kimi sevda yükünün altına girer. Kimi anne baba yükünün altına girer. Bu insanlarda sevginin kokusu, merhametin kokusu vardır.. Gönlü güzel insanlar olsun derim. Elinizden tutan kalbinizden tutan insanlar ve onlara sımsıkı sarılın henüz vaktiniz varken sımsıkı sarılın..
Gedelli Neresi, Nasıl Gidilir? Gönül Dağı ve Gedelli
Gedelli, zorlu, engebeli bir arazi demekti. Belki de bu yüzden aşamadık bu yolları. Belki de bu yüzden geçemedik karlı dağları. Ne zaman aştık desek kursağımıza takıldı kelimeler.. Ne zaman aştık dağları, engelleri desek yine gözümüzü açığ baktığımızda aynı yerdeyiz. İnsan bazen ne kadar koşarsa koşsun bir arpa boyu yol alamaz. Bozkır nazlı bir gelin gibidir. Varmak yoktu buralarda.. Yolda olmak kaderimizdir. Yaptığımız en iyi şey ise yeniden başlayabilmektir. Bize bu toprakların öğrettiği en büyük şey bu belki de… inanmak, yılmadan, yıkılmadan aynı inançla dört elle sarılmak…
Gönül Dağı Replikleri
Gönül Dağı Yol
Bazı insanlar ömürleri boyunca kendilerine yol ararlar. Aslında yol aramakla bulunmaz. Yol insanın kendi içindedir. Önemli olan insanın kendi içindeki yolda yürümesidir. Sonra bakmış ki yürüdükçe geçmişi, yaşanmışlıkları da onunla birlikte gelmiş. Daha hızlı yürümüş Sonra bir vakit yorulmuş dönüp bakmış geçmişe..Pes edip geri mi dönmeli. Yoksa önüne bakıp dönmeli mi diye sormuş kendisine amma hakikat değişmez. Herşey vaktini bekler. Dert dermanını bulur. Derman derdini iyileştirir. Gelmek gitmenin kardeşidir buralarda.. Gitmeler zordur bu coğrafyada… kimi işi için gider kimi aşı için. kimi sevdikleri için ….İnsan hayatını en kestirme yoldan ne anlatır diye sorsalar, Rauf hiç tereddüt etmeden, yol, derdi. Çünkü ona göre yolda olmakla hayatta olmak eşdeğerdi. Yolda olan bir sonun yolcusudur, son ne olursa olsun asıl önemli olan yolda olmaktır…
Gödül Dağı Taner’in Mesajı
İnsan kıymet bilmeyen bir varlık demişti dedem. Ne varlığın kıymetini ne yokluğun kıymetini.. Ama bozkır öğretir insana bir damla suyun bile ne kadar kıymetli olduğunu. Ben en çok hayallerimin kıymetini bildim. Çünkü bozkırda hayal kurabilmek bir damla su bir lokma ekmek kadar kıymetliydi. Bu kurak topraklarda, çoraklarda ben sadece hayal kurdum. İnsan ne yapınca başarılı olur?Hayallerine ulaşınca mı, başarıya ulaşınca mı? Her yolun ve yolculuğun bir bedeli var. Bazıları bu bedeli ağır öder. Bu hayat ne öğretti biliyon mu hiçbirşey senin istediğin gibi olmuyor neden korkarım diyorsan onunla yüzleşiyorsun. Neyi yapmam diyorsan hayat kulağından tutup yaptırıyor. Neye müsade etmem olmaz dersen en çokta oradan vuruyor. En çok şunu öğrendim ben bu topraklarda biri gidiyorum dediğinde sel gibi önünde duramazsın artık.. Kimi giderek bir bedel öder… Kimi kalarak… Kimi ne gidebilir ne kalabilir..insanoğlunun sınavı da budur. Ama bazı hikayeler vardı. Masallara taş çıkarırdı. Öyle hikayelerki yaşanamamış yarım kalmış.. ve bir kuşun kanadıyla gelirdi….Yaşayamadığı hikayesini yazmak için km ce yol giderdi…Bizim hikayemizde böyleydi işte.. İçinde hem hüzün vardı hem mutluluk vardı.. Ama en çokta fedakarlıklar.. Belki de bu yüzden her anlattığımda… Giderken arkaya bakılmaz demişti annem. Ben bakmadım ama bir parça hep burda kaldım. Belki bu yüzden çekti bu boz topraklar beni
Gönüş Dağı İzleyici Yorumları
Kaportacı Veysel’den Mesaj Var…
İnsan kendini ait hissetmediği değer görmediği yerde barınamaz. Bazen bir toprakta barınamaz bazen bir gönülde barınamaz. Bütün bunların bir sebebi var. Farkında olmadığımız hırslar. Kimi sevdiğini alıp götürmenin hırsına kimi onu burada tutmanın, kimi malın mülkün kimi öfkesinin, kimi elde edememenin hırsına düşer.. Bozkırda güneş ayrı yakar insanı, bozkırın susuzluğu kuraklığı hiçbirşeye benzemez. Ama biliyom ki benim en büyük kuraklığım babamdı. Sevgisizliğin… Çünkü sevgisiz büyümek susuz kalmaktan çok daha acıydı. Ama şunu iyice bildim güvenmedi. Hayatım boyunca sırtımı dayanabileceğim çınarım olmadı benim. Gölgesinde serinleyebileceğim bir ağacım olmadı. Bu yüzdendi belki öfkem, hoyratlığım.. Hayatım babamın gözüne girmeye çalışmakla geçti. Ama başamadım. Bu yüzden yağmursuz kaldı gönlüm. Eğer ufacık birşey öğrendiysem bu hayatta insanın her zaman yarım kaldığı…
Kalburuyla Güneş Taşıyan Adam
Yanıyor bu.. Ateşler içinde cayır cayır yanıyor..Söyle ona içindeki gömleği çıkarsın..Sımsıkı kapatmış.. İçeri hiç güneş girmiyor.. O gömleğin rengi nedir? Hırs gömleği kumaşı aceleden örülmüş..İpliği beklentiden..Rengi dünya rengi…Bitirir bu adamı ciritçi Abdullah… Şimdi gitsin.. O gömleği çıkarmadan da gelmesin.. Bütün güneşimi emiyor güneş kalmıyor bana…
Gönül Dağı Replikleri
Aşk beklentilerimizdir Ramazan.. Beklentileri çıkartır atarsan gerçek aşkı bulursun. Dünyalıkları çıkartıp arayacağız.Virane eşinin mezarına güneş taşıyor, bundan ne eşinin ne de güneşin haberi var. Bir tek o biliyor ve ona da bu yetiyor. Karşılıksız olunca aşktır. #gonuldagi 🏇
Her zaman bir yol vardır. Yolun durakları vardır. Hasret durağı, veda durağı, ölüm durağı. Yolda olmak iyidir. İnsana her zaman birşeyler öğretir. Yaşadığını varolduğunu hissedersin. Bir anlamı var dersin.. Analar… Kimsenin göremediği gözleri vardır evlatlarını gördüğü.. şefkatleri vardır kimsede olmayan..Sarılışı cennet bahçesidir.. Babalar… Merhamet… Bereket.. Rahmet
Nenem derdi ki bu uçsuz bucaksız bozkırın insana anlattığı tek bir şey var. İnsan yalnız doğar yalnız yaşar ve daima yalnız ölür.. Bugüne kadar ne bir kişi aşık oldu bana.. Ne de bir kişi yüzüme baktı. Bende aşkımı her zaman gölgeme attım Tıpkı kendimi gölgeme attığım gibi. Aşkı haram bildim kendime. Ben gölgelerin adamı Rıfat. Ne kimseyi o karanlığın içine çekeceğim vardı. Ne de o gölgeye mahkum edeceğim güzellik. Taki onu görene kadar. Ben ışığın içinde gölgeye mahkum. O karanlığın içindeki bir ışık gibi parlıyor. Belki de beni karanlıktan çıkaracak o dur. Belki de o masum yüz.. Gözler, kulaklar oyun etmez insana. Ahanda burada taşıdığı kalp oyun eder. Hemde öyle oyunlar ki… Bazen güldürür insan.. Bazen de hüzünlendirir.. Ama bir çift göz vardı. Güldü mü içten gülen. Doldu mu tam dolan.. Yarana merham olur mu bilmyiorum bunu yaşayan ilk insan da sen değilsin sonuncu da sen olmayacan. Sırtında dünyanın gamını yükünü taşıyaman. O yüzden acını yaşa ağıdını yak ve sonra hayata geri dön. Unutmak Allahın insana verdiği en güzel duygudur… Evlilik, aile olmak güzel şeyler ama altından kalkabilene. Kalbin aklının önüne perde çekmiş Taner hatayı başkalarında aramak en kolayı ama insan hatayı kendine görebildiği kadar insandır. Aynaya bakan çok ama görebilen yok…
Gönül Dağı Replikleri Çaycı Rıfat
Bir yanımız anız tarlaları gibi içi kıymık dolu diğer yanımız çorak topraklar gibi…Sen bana nasıl bir yol çizdiysen ben öyle bir oğlan oldum baba…ne bir eksik ne bir fazla. Herşeyi bir çembere sığdırabilirsiniz ama aşkı sığdıramazmış ademoğlu.Aşk en olmadık şeyle yetinip en basit şeylerden mutlu olmakmış meğer. Çocukken bahar gelince yeşeren ağaçlara bakıp neneme sorardım. O ölmüş ağaçlara ne olduda yemyeşil oldu.İçime ruh üflendi derdi nenem..Çamura ruh üflendi ten oldu. Tene aşk üflendi aşk oldu..
Gönül Dağı Replikleri
İnsan neyi arar?
İnsan aslında hep kendini arar. Baktığı evde kendini arar, gittiği şehirde kendini arar, evleneceği insanda kendini arar, alacağı gelinde, damatta kendini arar. Bazen durup soruyorum kendime kendimizle derdimiz bu kadar niye. Şuncacık gönül parçasının içine mevlam koskoca galaksiler yıldızlar sığdırmış engin Dünyanın yükünü taşımaya talip olduysan belinin sırtının ağrımasında şikayet etmeyecen. Sen iki cendere arasında kalmaya karar vermişsin. Ya bu yükü taşıyacak yada bu yükün altından kalkıp yeniden başlayacan. Sonra ardına bakmadan çekip gitmek. insan iki ayağı iki kolu olan sayısız duyguları yüklenmiş bir varlıktır.
Gönül DağıYörük Kızı Halime
Kelimelerin anlatamadığı duygular varmış. Merhamet mesela, vicdan mesela, beklemek mesela. Sessizce dökülen gözyaşı sessizce hazırlanan valizler. Fedakarlık mesela, başkası için kendinden vazgeçmek mesela.. kelimelere sığmayan duygular bir valize sığarmış bunu anladım insan bu demekmiş çünkü ayrılık demekmiş gözyaşı, özlem, korku, acı, gurbet demekmiş. bunu anladım. İpler varmış insanlar arasında ince ince örülmüş o ipler yavaş yavaş gidermiş ve ipler annesinin içinde yavaş yavaş İnsan kaderinden kaçamaz derdi anam yörük dokuz köyden kovulur ama geri döner dokuzuncu dağ ayağına dolanır.
Yörük otlak aramaz esasen, yörük her dağ yamacında kendisini arar. Her yokuşta yeniden yaşar her yaylada yeni bir yolcuğua başlar. Adeta umud eder. Bu gam yükü dünyada ne kadar onarmaya çalışırsan çalış kaderinden kaçamazsın. Ben bi yörük kızıydım. Toros dağlarıın yamaçlarında nerden geldiğini bilmeyen nereye gittiğini bilmeyen sadece dört nala koşturan bir yörük kızı. Her göçtüğümüz yerde birini bıraktık.
Yörük nedir?
Önce dedem sonra nenem, sonra babam, amcam, sonra abim dağların doruklarına, yamaçlarına birer birer serdik onları ve ben hiçbir zaman bilemedim.Anamın mezarı nerde… babamın mezarı nerde… Ne yürümekten aciz kalan bacaklarım acıttı beni yersiz yurtsuz olmak. Bir tek şey acıttı geride bıraktıklarımız acıttı. Anamın aağıldan çıkarken ki gülüşü… O gülüşü bir cam kavanoza doldurabilseydim ömrüm boyuncaona bakabilirdim. Benim dağlarımdaki sürgünüm bir kuyunun başında bitti. İrfanı ilk orada gördüm. Ben sanki dipsiz bir kuyuya düştüm. Dağların nöbetini tutan bulutlardan aşkın en derin kuyusuna atladım.. Ben halime yörük kızı halime… Şimdi Ciritcinin gelini halime…
Nasıl yörük olunur?
Amma ben razıydım. Bir göç daha olmasın razıydım. İnsan kaderinden kaçamazmış İnsan kaderine ne yazıldıysa onu yaşarmış. Aynı anamı, babamı kardaşlarımı bıraktığım gibi…Sarıldım evlatlarıma. Bu bozkıra sımsıkı.. Yargılasanızda beni, vicdan mahkemelerinizde hapsetsenizde ben bir anayım kaybetmekten koşturmaktan yılmış, yorulmuş bir yörük anasıyım. Varın hangi hükmü karar vereceğinize siz karar verin.Halime…Nörelim, Biz yörük kızıyık. Bizim kaderimizde var göçmek. Kaderimizde var gitmek, beklemek…
Unutulmayacak bir söz…
Cenab-ü Rabbü’l Alemin insanı yaratacağı vakit melâikeler demiş ki; “ Yarabbi, yer yüzünde bozgunluk çıkaracak, kan dökecek birilerini mi yaratacaksın…” O vakit Rabbü’l Âlemin onlara demiş ki: “Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim.” Hayatım boyunca bu sırrı aradım durdum. Neden, Neden böyledir ki insanoğlu, neden kan döker? Neden bozgunculuk çıkartır, neden gönül saraylarını yıkar, neden ayrırır sevenleri, insanın insanla olan bu derdi neden, insanın bu toprakla olan bu derdi neden, insanın ağaçla, börtü böcekle olan bu derdi neden, neyi bölüşümemz insan, gidenin gelmediği.. O bilinmez diyar orada bizi beklerken, ecel atı her an kapımızın önünde durup ölüm her an her saniye bize kendini hatırlatıp dururken neyi paylaşamaz insan ben bunların cevabını bulamadım.. ömrüm boyunca. Ama bilinmeyen.. Belki de meleklerin bile bilmediği O sır, zihnimin bir köşesinde hep durdu. Hayat her saniye her dakikasında sanki bir terzi gibiydi sköküklerimizi diken. Sanki bütün kainat onarmak üzerine kuruluydu. Kolun yaralansa görünmez bir terzi gibi muntazaman dikiyor. Yapraklar düşse dallarından ağaçlar kurusa mantarlar çıkıyor topraktan küfler sarıp sarmalıyor toprağın yaralarını, herşey yeniden yeşeriyor, insan her han saniye ölse bile her an her saniye yeniden yaratılıyor. Ben ciritçi abdullah ömrüm at sırtında geçti. Şu dünyada ne öğrendin derseniz bana Yıkılıpta tamir olmayan hiçbirşeyin olmadığını öğrendim. İnsan ne kadar kötüleşirse kötülüleşsin içinin bi yerinde tıpkı ağaçlar gibi yeşeren iyiliklerin olduğunu öğrendim. O görünmez terzinin diktiği söküklerimiz gibi herşeyin iyiye güzele doğru gittiğini öğrendim. Amma bi tek yıkıntı vardı tamiri upuzun süren. Gönül yıkıntıları.. Kol iyileşir, yen iyileşir.. Ama gönül.. Gönül bir kere yıkıldı mı.. tamiri çok uzun sürer…
Gözleri gören kişi için gözler görür sadece. Ama insanın gözü kapalı olunca eliyle görüyo, burnuyla görüyo, kulağıyla görüyo. Gözleri görmeyen, karanlıkta olan, gece ile gündüzü aynı olan insan ama insan değildir aslında. Asıl ama kimdir biliyonuz mu? Gönlü kas katı kesilmiş, eşine, çocuklarına, eşe dosta kötü davranan, kalp kıran kişidir karanlıkta olan. Kapatmıştır gönül kapılarını herkese..
Boşlukları kapatıcam ciritci abdullah..Evime dünya sızıyor ciritci abdullah bu boşluğu görüyon mu ciritci abdullah buradan evime dünya doluyor. Yakında burada bana yer kalmayacak Her yer dünya ile dolacak…. Dünya mı * Işık değil mi bu muhterem? Hem kalbura da gerek yok. Bak eşininde mezarına da güneş doluyor Güneş ha bu eşikten girmiş ha kalburunla gelmiş, farkı ne ki? Bunu bana sen mi diyon ciritci abdullah.. Bırak yapma bırak. Ben kendim kapatırım. Ben seni kalbi açık zannettiydim. Sende kapatmışsın. Gönül odaların dünyayla dolmuş senin de .. Baktığını göremiyon.. Ben görüyon zannettiydim. Bu kalbur. eleği var.Güneşi toplarken dünyayı eliyor. Bu kalburun süzgeçlerinden dünya süzülüp gidiyor. Bana dünya lazım değil ciritci abdullah bana saf ışık lazım. Ama bu ışık saf değil. İnsanların kirlettikleri var. Havada her yerde.. İnsanların hırslarıyla, kinleriylen, nefretleriylen, doymak bilmeyen iştahlarıyla kirlettikleriyle hava var, dünya var.. Onlardan gelen ışık bile temiz değil. oyalama beni çok işim var benim. Burayı kapatmam lazım.. evime dünya doluyor oyalama beni çok işim var.
Gönül Dağı Replikleri, Kalburuyla Güneş Taşıyan Divane
İzin ver..Bende kendimi onarayım. Hatamı telafi edeyim. Ben kapatırım bu deliği. Sen evini ışıksız bırakma. Al kalburunu güneşini taşı. Sen bakma bize.. Kalbimiz körelmiş bizim muhterem. Kalp boşluk kabul etmez Ciritci Abdullah kalp boşluk kabul etmez. Dünya sızıverir oradan…
Yaralarımızı derman olan, hayatımızı onaran Hz.Allah
Allahın hay adı yok mu, hayat veren demek, etrafına bak görürsün herşey o adın tecellisinde. Toprakta çürüyeni mantar onarır, insanda çürüyeni aşk. Sığırcık kuşlarını bilir misniz. Gagalarında tohum taşırlar. Bereketin habercisi derler. Demiştim ya hayat onarmak ve onarılmak üzerine kuruludur diye.. görünmeyen terzilerdiker söküklerimizi, yalçın kayaların arasından sızar, daima ummanlara kavuşur, tıpkı hiçbir zaman gizli kalmayan sırlar gibi… En umulmaz gibi dertlerimiz yaralarımız, onarılmakla da kalmaz dalları salkım salkım meyveye durur. Bu yüzden bitmez umutlarımız, bu yüzden içimizde her zaman sığırcıklar uçuşur.
En güzel haberlerin müjdelerin habercisidir sığırcıklar, boz topraklarda yetişir en güzel muştular ve hayat görünmez terzileriyle her gün yeniden yaratılmaya devam eder. İnsan ne kadar tarumar etmeye devam ederse etsiz kupkuru göller kupkuru ağaçlar yeşermeye devam edecek…
Kurban nedir? Kurban Bayramı Anlamı
Kurban yakınlaşmaktır ama kime…
Bayramla beklemek arasında kopmaz bir bağ vardır. Kimi sevdiğini bekler.. Kimi babasını bekler..Kimi anasını bekler.. Kimi bir lokma et.. Kurban da dinimiz İslâm’ın güzel bir buyruğu vardır. Adı görklü Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban etinin üçe taksim edilip bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10)
Sanmaki bu insanlar et yolu gözlüyor. Bu insanlar kapılarını çalacak bir muhabbet yolu gözlüyor, bu insanlar yalnız olmadıklarını görmek istiyor, bu yüzden heybelerimizdekiler sadece et değil, veren el ile alan el arasında bir muhabbet köprüsü bunlar. Bir samimiyet köprüsü, birbirimizi anlama ve sevme köprüsü ve buna o insanlar kadar bizim de ihtiyacımız vardır. Onların ne etleri, ne de kanları asla Allah’a ulaşacak değildir. Lâkin Ona ulaşan tek şey, sadece sizin takvânız ona olan bağlılığınız ve samimiyetiniz. Ayetin sonu da iyilik yapanları müjdele diye biter. Bu müjdeye ermek için yürümek gerek sefer. Bu yol bizi vidanlarımıza çıkarana kadar samimiyetle yürümek gerek..
Sen bizi unutmadın ya Allah’ta sizi unutmasın… Biz vesileyiz bacım.. Şükür ancak Allah’adır.
Gönül Dağı
Gönül Dağı’nın En Önemli Mesajı
Hayırdır muhterem O elindeki kalburla ne yapıyon? Güneşi topluyom. Kulubem güneşsiz kaldı. Azcık aydınlansa bırakacam. O elindeki kalburla zor olmuyor mu? Avucumla topluyom yetmedi ziyan oldu.
Biz Gedelliden geldik. Sana kurban eti getirdik te. Sen mi getirdin kurban etini. Yok birlikte getirdik. Oyalamayın beni… Biz getirmedik Muhteremm.. Bu etler bizden değil. Kimin adıyla kesildiyse ondan getirdik. Güneşin sahibi kimse onun adıyla. Kimdir güneşin sahibi? Yıldızların ve ayın, yeryüzünün gökyüzünün ve onların arasındakilerin, gözünle gördüğün görmediğin, aklının yettiği, yetmediği, en küçük zerrelerden en büyük kürrelere kadar hepsinin yaradanı da odur sahibide biz. nasıl ki bu tenin bu canın emanetçileriysek bunlarında emanetçileriyiz. Bilen var bilmeyen var sırlar arasında kocaman bir dağ var. Muhterem gene arada sana yiyecek getirsek kabul eder misin?
Sen kimden getirdiğini biliyon. İnsanlar bilmiyorlar Ciritçi Abdullah… Ne kendilerini biliyorlar… Ne ONU biliyorlar? Mahlukken, malikmiş gibi yapıyorlar..İnsan, iskeletine kadar kendini görebildiği gün insan olur… Aynaya bakan çook, ama görebilen neredeyse yok… #gönüldağı
Hani zamanın durduğu yerler vardır ya.. köyümüzde öyleydi. Bir zamanlar köyümüz nasılsa şimdi de öyle. 100 yıl önce adetlerimiz neyse 100 yıl sonrada öyledir.. 100 yıl öncesine de gitseniz 100 yıl sonrasına da gitseniz 100 yıl sonrasına da aynıdır. Eskiden nasılsa şimdide öyle. Çocukluğumuz, gençliğimiz, örf adet ve geleneklerimiz hep aynı. Düğünlermiz, bayramlarımız hep aynı, sevinçlerimiz, hüzünlerimiz hep aynı. Bu yüzden midir bilinmez ruhlarımız hep aşinadır birbirimize. En kolay yaptığımız şeydir bahaneler bulmak. Küserken de kolay bahaneler buluruz. Barışırkende..
Eski Bayramlar
Ama herşeye rağmen güzeldir köyümüz. Düğünlerimiz, bayramlarımız. Sevinince düğün bayram olur bize heryer. Seven sevdiğini düğün bayram yerinde bulur.Küsen küslüğüne düğünlerde bayramlarda sarılır. Brayramlar evlat yolunu gözleyen anaların baba kookusuna hasret çocukların ıslak bakışlarının arasındaki kapı eşikleridir. Ben o eşikten çok baktım. ve hayatım bayramları saymakla geçti. İnsanın hayatında kaç bayram var ki toplasan. ve kaçını sevdikleriyle geçirebilirki insan. Her bayram eksililen sofralar. Her bayram boğazımıza lokma gibi oturan yumrular. Ben saydım. Her bayram saydım. Bu kaçıncı bayram çok iyi biliyorum. Soframızda babamızın olmadığı kaçıncı bayram. Ve kaç bayram daha geçecek böyle çok iyi biliyorum. Sevdiklerimiz gelmediği kaçıncı bayram. Çocukken gittiğimiz o konser vardı ya Neşet Ağamın gittiğimiz o konseri işte Neşet ağam orada; “Kızgın demiri deriye vururlarda dağlanır demişti işte gönülde böyle dağlanır demişti.Benim de gönlümü dağladı geçti içimi yakan buydu neredesin sen.. o ıslak bakışlı herkesin sorduğu soru.. ve ben her bayram bu soruya mahkum edildim. Tıpkı herkes gibi…
Zahide Der ki…
Bozkırın en güzel yanı nedir bilir misiniz, Yolları incecik bir çizgi gibi kıvrılır, Gider sonsuzluğa doğru, Sanki ucu bucağı yokmuş gibi, Sanki hiçbir yerde hiç bir şekilde bitmiyormuş gibi Aynı insanın içinde Çatallana Çatallana giden duygular gibi Zahide nenem derdi ki Yolların tek bir yönü yoktur, Aynı insanlar gibi, insanların da tekbir yönü yoktur, İnsandan hasıl olan bir sürü insan vardır insanın içinde, Önce bir evlat vardır, sonra kardeş, abla, teyze,hala, torun sonra eş olur ana olur hepsi farklıdır birbirinden hepsi farklı insanlar gibi, Bütün yorgunluğumuz yorgunluklarimiz bu yüzden, Ne kadar çok insan yüklendiysek içimizde o kadar çok yorulduk, Ben zahide bugüne kadar o kadar çok gömlek giydim ki üstüme, Hem evlat oldum hem abla hemde eş, Hayat bazen evlat olarak yaşattıklarını eş olarak ta yaşatabilir
Ölüler toprağa gömülür, hatıralar yüreğe… toprak mı vefalı yürek mi… Bu gömleğin rengi dünya rengi Ciritci Abdullah bu renk bitirir insanı… #divane
Evlilik 2 kefesi olan teraziye benzer. Bazen sen konuşacaksın o susacak.. bazen de o konuşacak sen susacaksın… Sen kızdığında o sakinleştirecek, o kızdığında o sakinleştirecek… "Gülsüm Öğretmen" #Gönüldağı
İnsan endişeden yaratılmış demişti babam… ben bunu iliklerime kadar anladım hayatım boyunca. İnsan bi kere kaybetti mi sevdiğini anlıyor bunu… ben döndü…
3 bebemi kaybettim.3'üne de 1 isim verdim. 1.Abdullah olacadı. Kulağına okuyamasakta öyle koyduk toprağa.2. babamın adı olsun dedim muammere. İbrahim koyduk. öyle koyduk, 3.yusuf olsun dedi ciritçi abdullah yusuf gibi yüzü,yusuf gibi gönlü olsun dedi. Yusufumun bir toprağı olmadı
Bir şiirle başladık bir şiirle bitirelim bu hikayeyi…
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem Arabiyi, Farisiyi bilmem, dile minnet eylemem Sırati müzre müstakim gözetirim rahimi Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acaip derde düştüm herkes gider karına Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
-Nesimi
Böyle bir eseri bizlere kazandıran Ferhat Eşsiz ‘e geçmişten geleceğe bağ kuran “Köprü Filme” teşekkür ederiz. Daha önce Gönül Dağı yeni sezon ve Gönül dağı yeni bölüm yorumlarını paylaşmıştık. Siz de beğendiğiniz ve burada olmayan bir sözü, repliği veya Gönül Dağı yorumunuzu aşağıda yorumlar kısmına yazarak bizi “Gönül Dağı” nda yolculuğa çıkartabilirsiniz. Şimdi sizi yorumlar için eşsiz bir kolaj ile başbaşa bırakıyoruz. Vesselam…