Daha önce malumunuz Diriliş Ertuğrul’u yeri geldi Tarih ve dizi/tv sınırları içerisinde izleyici olarak kâh yerden yere vurduk kâh övdük. Ancak her zaman yaptıkları işe saygı duyduğumuzu çok büyük emek olduğunu burada yazdık. Her ne kadar izleyicilerin eleştirilerini göz önüne alsa da malesef özellikle ilk yapımın belki de başarılı olmasından mütevellit Mehmet Bozdağ’dan Kuruluş Osman’da aynı hassasiyeti şimdiye dek göremedik. Halbuki Diriliş Ertuğrul ile Türk dizi sektöründe çıtayı çok daha yükseklere taşımış yeni yapımı “Kuruluş Osman“da üzerine koyması gerekiyordu. Şimdi sizlere tek tek tüm detaylarıyla “Kuruluş Osman” dizisi ile ilgili eleştirilerimi ve nedenlerini açıklayacağım.
Yıkıcı değil yapıcı eleştiri
Hayat felsefesi gereği eleştirirken de överken de ölçüye dikkat etmeye çalışırım. Bugüne kadar Diriliş Ertuğrul da Kuruluş Osman’da binlerce kez eleştirildi. Milyonlarca kez övgüye mazhar oldu. Ancak tıpkı futbol ve siyasette olduğu gibi malesef bu eleştiriler hamasetten ve fanatiklikten öteye gidemedi. Dizi ile ilgili şimdiye dek üç kaliteli eleştiri gördüm. Birincisi ülkemizin önemli tarihçilerinden Prof.Dr. Ahmet Şimşirgil’e ait. Hadi diyelim ki Ahmet hoca olaya kurgu, sinema ve televizyon sektörü açısından bakamıyor. diğeri Gazeteci ve Araştırmacı Tarihçi yazar Murat Bardakçı’ya ait. Son olarak belki de en önemlisi Youtube’un fenomen film-dizi eleştirmenlerinden Murat Soner’e ait.
Neden Murat Soner’in eleştirisi en önemlisi
Murat Soner şimdiye dek Youtube’da yaptığı tüm dizi-film eleştirilerinde; Türkiye’de dizi sürelerinin uzunluğundan bu nedenle yapımların kalitesizliğinden bahsetti. Onun bu görüşleri dizi yapımcıları tarafından bile kabul gördü. 350 binden fazla takipçisi olan Murat Soner’in kanalında yayınladığı dizi-film eleştirileri oldukça geniş bir izleyici kitlesi tarafından takip ediliyor. Ayrıca eski radyocu, iyi bir dizi izleyicisi ve video senaristi olması nedeniyle sektörü yakında bilen ve takip eden biri. Hal böyle olunca yaptığı eleştiriler önemli. Ancak malesef eleştirilere olumlu tarafından bakıp faydalı şekilde kullanmak yerine engellemeyi tercih ettiler. Eleştirilere, olumsuz yorumlara tahammül edemeyip engellemeye çalıştılar. Murat Soner bu haykırışında sonuna kadar haklıdır. Buradan Mehmet Bozdağ’a benim de bir çağrım var:
Mekanları, kostümleri, kullanılan eşyaları, dönemin insanlarının siyasi, ekonomik, kültürel yaşantısıyla izleyenleri anlattığı tarihi dönemlere götüren bir yapıma imza attığınız için teşekkürler…
Diriliş Ertuğrul ile İslam coğrafyasının öz güveninin yerle bir olduğu, müslümanların uykuda ve gaflette olduğu bir dönemde direnmeyi, dayanmayı ve sabretmeyi gösterdiğin için teşekkürler…
Müslüman olmanın her zaman hakkı söylemek, adaleti hiçbir zaman elden bırakmamak, zalimin zulmüne boyun eğmemek, mazlumun her daim yanında olmak olduğunu anlattığı için. Tefrikaya düşmekle, birbirimizin arkasından konuşmakla birlik olamayacağımızı söylediği için Okumanın, ilimle, bilimle meşgul olmanın ticari ve iktisadi olarak gelişmenin tarihi önemine de değindiği için teşekkürler…
Uzun lafın kısası; uzunca bir zamandır özlediğimiz, çağları, yüzyılları hatırlattığı için Mehmet Bozdağ‘dan çaycısına kadar emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Ne denli zor bir yükü omuzladığınızı işin mutfağında ne kadar büyük bir emek ve gayretin olduğunu biliyor takdir ve teşekkür ediyoruz ancak…
Biz Osman Bey’den Hayma Ana’dan biliyoruz ki bu işe girişenler, bu yükü omuzlayanlar sövme, kızma, yerme makamında değil derleme toplama, gönül alma makamındalar.
İnternette, Youtube’da yapılan eleştirileri engellemek, yasaklamak susturmak yerine dinlemeyi olumlu tarafından bakıp böyle muazzam bir işin faydasına kullanmayı bilelim. 4 büyük dizi projesi 1 film yaptınız çok daha fazlasını yapacaksınız vizyonunuzu ve misyonunuzu yerli ve yabancı platformlarda sadece aşk ile entrika ile sınırlı tutmayın.
Unutmayın gururlanması güzeldir, mütevazi olması daha güzel. Gayret sizden muvaffakiyet Allah’tan. Kalın sağlıcakla…
5 Comments
“Müslüman olmanın her zaman hakkı söylemek, adaleti hiçbir zaman elden bırakmamak, zalimin zulmüne boyun eğmemek, mazlumun her daim yanında olmak olduğunu anlattığı için. Tefrikaya düşmekle, birbirimizin arkasından konuşmakla birlik olamayacağımızı söylediği için Okumanın, ilimle, bilimle meşgul olmanın ticari ve iktisadi olarak gelişmenin tarihi önemine de değindiği için teşekkürler…
Uzun lafın kısası; uzunca bir zamandır özlediğimiz, çağları, yüzyılları hatırlattığı için Mehmet Bozdağ‘dan çaycısına kadar emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Ne denli zor bir yükü omuzladığınızı işin mutfağında ne kadar büyük bir emek ve gayretin olduğunu biliyor takdir ve teşekkür ediyoruz ancak…”
Kardeşime gönülden katılıyorum,selamlarımla.
Bölümler ilerledikçe, yeknesak tekrarlarla zayıflayan senaryo, dizinin mekan, dekor, kostümler, müzik ve oyunculuk gibi açılardan gösterdiği başarıyı gölgelemektedir. Dizinin 80’li bölümlerine gelindiğinde, Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Bey, sürekli tuzağa düşen, obasındaki kadınları, çocukları bile koruyamayan, hendeklerde çamurlarda debelenip dehlizlerde mağaralarda kendi canını zor kurtaran, hain akrabalar ve fesat yakınlarla dolu fitneci bir çevrenin bitmek bilmeyen basmakalıp entrikalarından aciz kalan bir karakter durumuna dönüşmüş bulunmaktadır. Zekası, yöneticiliği, liderliği, yerine, ara sıra meydanlara getirilen tutukluları kendisinin gelip cellat gibi infaz etmesi önde gelen başarıları gibi gösterilmektedir. Farklı oyuncular üzerinde aynı tekrarlarla kısır bir döngüye girmiş bulunan senaryoda Osman Bey ve Osmanlı ricalinden, Şeyh Edebali de dahil, zehirlenmeyen, kaçırılmayan, yaralanmayan kimse kalmamıştır.
Merhaba siyah keman, sizin gibi dikkatli ve farkında izleyecilerin olması ne kadar güzel. Sitemize kattığınız değerli yorumlarınız için ayrıca teşekkür ederiz. Yorumlarınızda konuyu o kadar detaylı açıklamışsınız ki zaten bu minvalde olan izleyici kitlesi de Diriliş Ertuğrul’un ilk 3 sezonundan sonra malesef izlemeyi bıraktı. Artık tarih dizilerinde çıta çok yükseldi. Diriliş Ertuğrul ilk 2-3 sezon ve Payitaht dışında çok iyi bir prodüksyon göremedik. Bakalım umarız tarihin özüne sadık güzel işler çıkar.
Bölümler ilerledikçe, yeknesak tekrarlarla zayıflayan senaryo, dizinin mekan, dekor, kostümler, müzik ve oyunculuk gibi açılardan gösterdiği başarıyı gölgelemektedir. Dizinin 80’li bölümlerine gelindiğinde, Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Bey, sürekli tuzağa düşen, obasındaki kadınları, çocukları bile koruyamayan, hendeklerde çamurlarda debelenip dehlizlerde mağaralarda kendi canını zor kurtaran, hain akrabalar ve fesat yakınlarla dolu fitneci bir çevrenin bitmek bilmeyen basmakalıp entrikalarından aciz kalan bir karakter durumuna dönüşmüş bulunmaktadır. Zekası, yöneticiliği, liderliği, yerine, ara sıra meydanlara getirilen tutukluları kendisinin gelip cellat gibi infaz etmesi önde gelen başarıları gibi gösterilmektedir. Farklı oyuncular üzerinde aynı tekrarlarla kısır bir döngüye girmiş bulunan senaryoda Osman Bey ve Osmanlı ricalinden, Şeyh Edebali de dahil, zehirlenmeyen, kaçırılmayan, yaralanmayan kimse kalmamıştır.
Merhaba siyah keman, sizin gibi dikkatli ve farkında izleyecilerin olması ne kadar güzel. Sitemize kattığınız değerli yorumlarınız için ayrıca teşekkür ederiz. Yorumlarınızda konuyu o kadar detaylı açıklamışsınız ki zaten bu minvalde olan izleyici kitlesi de Diriliş Ertuğrul’un ilk 3 sezonundan sonra malesef izlemeyi bıraktı. Artık tarih dizilerinde çıta çok yükseldi. Diriliş Ertuğrul ilk 2-3 sezon ve Payitaht dışında çok iyi bir prodüksyon göremedik. Bakalım umarız tarihin özüne sadık güzel işler çıkar.