Kuşlarla Sohbetin Şartları
Bir Ahmet Murat Özel Eseri olan Kuşlarla Sohbetin Şartları bize çokça fayda sağlayacak bir kitap. Deneme türünde yazılmış olan kitap birçok konu başlıklarıyla bize güzel ve katkı sağlayıcı bir anlatım sunmakta. Yazar daha önceden de deneme alanında eserler yazmış aynı zamanda şiir ve biyografi eserleri de bulunmakta.
Yazar bu kitabı aslında manevi anlamda bir arayış içerisinde olan kitleye hitaben yazmış hissiyatı uyandıran bir konu içerikleri çıkarmış. Kitap görüntü olarak okuyucuyu beğendiren, ilgi çeken bir görünüme sahip. Zaten bu yayınevinin kitapları genellikle ilgi çekici. Kitap 165 sayfa olmakla birlikte 4. Basımı şuan piyasada bulunmakta. İçerisinde farklı konu başlıklarıyla yazılmış denemeleri göreceğiniz bu kitap makul bir fiyata sahip olabilirsiniz. Kitapta eski kelimeler sıkıcı hissiyatı vermeden kullanılmış ve bunun dışında anlatım sade bir şekilde anlaşılmakta. Yazar anlattıklarında aslında insan olmayı ve kaybettiğimiz değerleri bize hatırlatıyor. Okuduğunuzda çokça beğeneceğiniz hikâye ve alıntılarla süslenmiş bir yazı göreceksiniz. Dilerseniz size beğendiğim bir deneme başlığını kısaca özet geçerek anlatmak isterim. ;
Niçin Kınadığımız Şey Başımıza Gelir?
‘Kınadığınız o şey başınıza gelmeden ölmezsiniz.’ Der Allah’ın elçisi. Sevmediğimiz şey nasılda bizim karakterimiz haline geliyor bir anda ona karşı duyduğumuz hassasiyet bir bakmışız bizde bitivermiş. Söz gelimi arkadaş grubumuzdan bir üyesinin cimriliğini kınıyor olalım. Onun cimriliğini fark etmek için, bizimde bir miktar cimri olmamız lazım. Çünkü onun paylaşmaktan kaçınması, bizim paylaşmaktan kaçınmamızda aydınlığa kavuşur. Onun cimriliğinden rahatsız olmakta, bizim yeterince cömert olmayışımızla, daha da doğrusu paylaşırken yeterince içten içe yaşadığımız huzursuzlukla ilgili. Yeterince ali açık olsaydık, cömertlik yapmak için kendimizi bir başkasının cömertlik sınırlarıyla mukayyet görmeyecektik. Bir şeyi yermemiz ve kınamamız zaaflarımızı da ele veren bir ifşa olabilir. Yani o şeyi ne kadar önemsediğimizi, o şeye nasıl meftun olduğumuzu da dile getiriyor olabilir. Rabiatü’l Adeviyye’ye bir adam gelmiş. Başlamış huzurunda dünyayı yermeye. ‘Dünya şöyle kötü, böyle kötü bayağı, şu kadar adi. Ah şu dünyanın ettikleri.’ Epey uzun süren bu yerme seansından sonra, tarihin gördüğü en dev kadınlardan olan Rabia ona şöyle demiş: ‘Bitirdiysen, senin şu ana kadar ne yaptığını söyleyeyim. Senin konuşmandan benim anladığım, sen dünyayı çok önemsemiş, onu çokça kafana takmışsın.