Hz. Mevlana’nın mesnevisinden seçmeler
Selçuklu Sultânı Rükneddin, Hazreti Mevlana’ya beş kese altın gönderdi. Talebelerinden Mecdüddîn, altınları arz edince; Hazreti Mevlana, “Beni seviyorsan, bu altınları dışarıdaki Çamurun içine at” buyurdu. Emir hemen yerine getirildi.
Dünyaya düşkün olan kimseler bunu duyup, çamurun içinde altınları aramaya başladılar. Fakat üstleri, başları, yüzleri çamurdan görünmez hale geldi.
Hazreti Mevlana, talebelerine onların bu durumlarını göstererek buyurdu ki:
“Bu altınlar, su gördüğünüz dünya ehlinin üstünü basını batırdığı gibi, ahiret ehli olanların da kalbini kirletir. çesitli günahlara sevk edip, ibadetlerden alıkoyar. Dünya için çalışmayın demek istemiyorum. Dünya malının sevgisini kalbinize koymayın diyorum. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahirete calısmak lazım gelir. Burada dikkat edilecek nokta; hırsa kapılmadan kanaat üzere bulunmaktır. Dünyada, ahiret saadeti için çalışmalı, kazanmalı, niyeti düzeltmelidir. Çünkü İslamiyet, insanlara faydalı olmayı emreder. En büyük saadet, en büyük sermaye, helâlinden kazanıp, hayır ve hasenat yaparak ahirete göndermektir. Buna rağmen asıl sermaye, mal, mülk, para sahibi olmak değil, ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlak sahibi olmaktır.”
Devlet idarecilerine verdiği mesaj
Sen kurt oluyorsun
Bir gün Selçuklu Sultanı İzzeddîn Keykâvus, onu ziyarete gelmişti. Hazret-i Mevlana ona sultanlara gösterilen iltifatı göstermedi. Sultan bu hâle şaştı ve tevâzu ile; “Efendim, bana nasihat edin” dedi.
Sultana şunları söyledi:
Sen nasihatten anlar mısın? Sana, kuzulara çoban ol denmiş, sen kurt oluyorsun. Sana, insanlara bekçi ol denmiş, sen hırsız oluyorsun. Seni sultan yapan Allahu teâlânın değil de, şeytanın sözü ile hareket ediyorsun.
Sultan ağlayarak dışarı çıktı. Medresenin kapısında başını açıp tevbe etti; Yâ Rabbî, Mevlana bana senin adına söyledi. Ben zavallı kul da sana yalvarıyorum. Bana acı ve beni doğru yolda bulundur diyerek pişmanlık içinde oradan ayrıldı. Hz. Mevlana mesnevi hikayeleri – Mesnevîden Seçmeler –