Belkide son zamanların en gerçekçi ve bana göre ne korkunç teorisi. Teoriyi ortaya atan kişi Güney Afrika asıllı Amerikalı mühendis, mucit, yatırımcı ve girişimci. SpaceX’in kurucusu ve Tesla Motors ile PayPal’ın kurucu ortağı Elon Musk. Kendisi pek sıradan bir insan değil gördüğünüz gibi. Teoriye göre Elon bir oyun simülasyonunda olduğumuzu söylüyor.
İnsanların aynı oyunlardaki gibi karakterler olduğunu ve nasıl o karakterler oyunda olduklarını bilmiyorlarsa bizim de aynı şekilde farkında olmadığımızı söylüyor. Evet ilk bakışta biraz absürt gelebilir ama bir de şöyle düşünün; 2000 yıl önce insanlar Dünya’yı düz sanıyordu ta ki Galileo geoit olduğunu kanıtlayana kadar.
Şöyle düşünün bundan 40 yıl önce elimizde oyun diyebileceğimiz Pong vardı pixellerden oluşan karşılıklı iki çubuğun topu birbirlerine fırlattıkları bir oyun. Bu gün ise VR gözlüklerimiz ile oyunun içine dahi girebiliyoruz ve bunlar sadece 40 yıl içerisinde. Şöyle düşünelim insanların yok olmadığı ve gelişmeye devam ettiği bir gerçeklikte 10.000 yıl ileri gidelim neden böyle bir simülasyon yapılmış olmasın yada Dünya’nın küresel ısınma yada bunun gibi sebeplerden yok olma eşiğinde bulunduğu bir gerçeklik hayal edelim belki de bu gerçeklikten kaçınmak için fiziksel bir oyun Dünyası inşa edilebilir.
Yani Dünya üzerinde bulunan İnsanların beyinlerinin her sinaps aslında gelecekteki İnsanlar tarafından tasarlanmış olabilir. Tamam pekala hala boşluklar var mesela böyle bir bilgisayar gücü nasıl olur yada İnsanlar bu gerçeklikleri oluştururken nasıl hala hayatta yani nasıl olabilir böyle saçma bir şey gibi sorular. Elon’a göre başka gezegenlere robotlar yollayarak gezegenleri büyük bilgisayarlara çevirebiliriz ve bazı simülasyonlar kendi simülasyonlarını da yapmaya başlayabilir rüyanın içinde rüya görmek gibi ama teoride olabiliritesi yüksek.
Elon’a göre İnsanlık 3 şekilde ilerleyebilir;
- 1-İnsanlar bu kadar büyük bir simülasyon yapmadan yok olabilir
- 2-İnsanlar simülasyon yapmaz çünkü yanlış yada sıkıcı olduğunu düşünürler
- 3-Şu an bir simülasyonda yaşıyoruz
bu 3 olasılığın olabilirliğini savunuyor ve ilk ikisinin olasılığı çok düşük olduğu için bir simülasyonda yaşadığımızı söylüyor. Aslına bakarsanız bu düşünüş her şeyi değiştirir unutmayın sadece bir teori doğruluğu ispatlanmamış ama eğer biraz daha derinlere inersek teori üzerinde dinler ve gelenekleri biraz alıp düşünürsek bizden daha üstün bir varlığı kabul ediyor ama bu üstün varlık İnsanların farklı bir gerçeklikteki halleri.
Şimdi bu teorisel kısmıydı kısaca fizik kısmından bahsedeyim. Atomları biliyorsunuzdur bunlar bize evrenin en küçük yapı taşları diye anlatıldı durdu ama sonradan en küçük yapıların atom altı parçacıklar olduğu kanıtlandı. Alt kuarklar, üst kuarklar derken kuantum evreni oluşturuldu bu bir teori evreniydi ve çok küçük yapılardan oluştuğu için klasik fizik kuralları işlemeyen bir yer. İşte bu küçük parçacıkların 2 boyutlu olduğu keşfedildi ki 2 boyutlu taneciklerin 3 boyutlu varlıkları oluşturması imkansızdır (nasıl iki tane 3 boyutlu cismi üst üste koyunca 4 boyutlu olmuyorsa aynı mantık) bu nedenle bu teori çıktı. İşin fiziksel boyutu aslında daha karmaşık ama bunları başka yazılarımda bahsedeceğim. Unutmayın bu bir teori ve gerçekliği kanıtlanmadı. Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın.
4 Comments
Metehan bey beyin fırtınası yapabileceğimiz güzel bir yazı kaleme almışsınız. Aslında dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayan veya ilk kez dillendiren Galileo değil. İmam-ı Gazzali 11. yüzyılda kaleme aldığı Tehâfutu’l-Felâsife kitabında dünyanın yuvarlak olduğunu zikrediyor. Yine Fahreddin Razi, Mefatihu’l-gayb, 2/104 adlı eserinde “Bazı kimselere göre, yerküresinin yayılmış olarak sergilenmesi, onun küre şeklinde olmamasını gerektirir. Bu yanlış bir düşüncedir. Çünkü yuvarlak bir cisim büyük olduğu takdirde, bir sergi gibi üzerinde yaşanmaya müsait olur. Nitekim yerin (yuvarlağımsı) direkleri hükmünde olan dağların üzerinde de mükemmel bir şekilde durulabilmekte ve yaşanabilmektedir. Dünyanın konumu bundan daha uygundur.” diyerek yuvarlak olduğunu söylemiştir.
Metehan bey, evrenin oluşumuyla ilgili tek bir görüş yok. Bugün fizikçilerin neredeyse tamamı parçacıklardan oluşan Evren’in genişlemesi üzerine kurulu Big Bang modelini destekliyor. Ama Newton’un zamanı gibi”evrensel” olmakla beraber kozmologların zamanı aynı Zaman değil. Yine de her hangi bir ivmeye ya da kütle çekimine tabi olmayan gözlemciler saatlerini ayarlayarak Uzay’ın evrilme zamanını takip edebilirler.
Bu “evrim zamanı” kozmologlara göre tıpkı Newtoncu zaman gibi tek yönde akıyor.
Kozmik zamanın başlangıcına gelince… Tıpkı Kâinat’ın başlangıcı gibi bir tür “ilkel uzayın” toz bulutları
arasında kayboluyor. Bir fizikçi için Big Bang modelini kabul etmek fizik kanunlarını kullanarak
geçmişe doğru sonsuza kadar gitmenin (ç.n. orijinal metinde extrapolation) imkânsız olduğunu da
kabul etmek demek.
Böyle bir geriye gidiş mutlaka çıkmaz bir sokağa varır çünkü kuantum fiziği ve genel rölativite mutlaka
çatışmaya girer. Kısaca ne Kâinat’ın ne de Zaman’ın başlangıcı hakkında hiç bir şey bilmiyoruz. Ne
zaman başladığını bilmediğimiz gibi nasıl başladığını da bilmiyoruz.
Kâinat’ın bir tarihi olduğunu biliyoruz. Ama bu bir başlangıcın olduğu anlamına gelir mi? Bu konuyu
sorgulamaya başladığımız anda kendi acziyetimizi görüyoruz. Meselâ Zaman’dan önce başka bir
zaman var mıydı? Değişim olmadan bir zaman tahayyül edebilir miyiz? gibi birçok soru geliyor akıllara. Hali hazırda ortaya atılan görüşler kanıtlanmış değil de kabul edilen teorilerden oluşuyor. Konuyla ilgili yazılarınızı takip ediyor olacağım. İyi çalışmalar.
Adem bey yazdığınız yorumda çok güzel konulara değinmişsiniz. Bu şekilde teoriler yazmaya ve açıklamaya çalışacağım ileriki yazılarımda.
Metehan bey beyin fırtınası yapabileceğimiz güzel bir yazı kaleme almışsınız. Aslında dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayan veya ilk kez dillendiren Galileo değil. İmam-ı Gazzali 11. yüzyılda kaleme aldığı Tehâfutu’l-Felâsife kitabında dünyanın yuvarlak olduğunu zikrediyor. Yine Fahreddin Razi, Mefatihu’l-gayb, 2/104 adlı eserinde “Bazı kimselere göre, yerküresinin yayılmış olarak sergilenmesi, onun küre şeklinde olmamasını gerektirir. Bu yanlış bir düşüncedir. Çünkü yuvarlak bir cisim büyük olduğu takdirde, bir sergi gibi üzerinde yaşanmaya müsait olur. Nitekim yerin (yuvarlağımsı) direkleri hükmünde olan dağların üzerinde de mükemmel bir şekilde durulabilmekte ve yaşanabilmektedir. Dünyanın konumu bundan daha uygundur.” diyerek yuvarlak olduğunu söylemiştir.
Metehan bey, evrenin oluşumuyla ilgili tek bir görüş yok. Bugün fizikçilerin neredeyse tamamı parçacıklardan oluşan Evren’in genişlemesi üzerine kurulu Big Bang modelini destekliyor. Ama Newton’un zamanı gibi”evrensel” olmakla beraber kozmologların zamanı aynı Zaman değil. Yine de her hangi bir ivmeye ya da kütle çekimine tabi olmayan gözlemciler saatlerini ayarlayarak Uzay’ın evrilme zamanını takip edebilirler.
Bu “evrim zamanı” kozmologlara göre tıpkı Newtoncu zaman gibi tek yönde akıyor.
Kozmik zamanın başlangıcına gelince… Tıpkı Kâinat’ın başlangıcı gibi bir tür “ilkel uzayın” toz bulutları
arasında kayboluyor. Bir fizikçi için Big Bang modelini kabul etmek fizik kanunlarını kullanarak
geçmişe doğru sonsuza kadar gitmenin (ç.n. orijinal metinde extrapolation) imkânsız olduğunu da
kabul etmek demek.
Böyle bir geriye gidiş mutlaka çıkmaz bir sokağa varır çünkü kuantum fiziği ve genel rölativite mutlaka
çatışmaya girer. Kısaca ne Kâinat’ın ne de Zaman’ın başlangıcı hakkında hiç bir şey bilmiyoruz. Ne
zaman başladığını bilmediğimiz gibi nasıl başladığını da bilmiyoruz.
Kâinat’ın bir tarihi olduğunu biliyoruz. Ama bu bir başlangıcın olduğu anlamına gelir mi? Bu konuyu
sorgulamaya başladığımız anda kendi acziyetimizi görüyoruz. Meselâ Zaman’dan önce başka bir
zaman var mıydı? Değişim olmadan bir zaman tahayyül edebilir miyiz? gibi birçok soru geliyor akıllara. Hali hazırda ortaya atılan görüşler kanıtlanmış değil de kabul edilen teorilerden oluşuyor. Konuyla ilgili yazılarınızı takip ediyor olacağım. İyi çalışmalar.
Adem bey yazdığınız yorumda çok güzel konulara değinmişsiniz. Bu şekilde teoriler yazmaya ve açıklamaya çalışacağım ileriki yazılarımda.