YENİÇAĞ ARAŞTIRMALARI ÜZERİNE
SERGEN DOĞRU
OSMANLI KURULUŞ TARİHİNİ GÜNÜMÜZE GENİŞ ŞEKİLDE NAKLEDEN YAZARLAR SERİSİ;
SERİ 2
YAHŞİ FAKİH
Daha önce yazdığımız Osmanlı Tarihçilerinden Oruç Bey yazısına bu linkten ulaşabilirsiniz.
Çağımıza kadar bilinen en eski Osmanlı tarih yazarı olan Yahşi Fakih’in kökeni ile ilgili en temel bilgi babasının Osmanoğullarıyla yakınlık münasebetleridir. Yahşi Fakih’in, Osmanlı ailesinin tarihini yazmasına önemli etki eden bu yakınlık, dönemin tarih yazarları arasında Yahşi Fakih’in ismini ön plana çıkarmaktadır. Ayrıca bu yakınlıktan farklı olarak İshak Fakih’in de Orhan Gazi’ye olan yakınlık bağı yine Yahşi Fakih’in bir Osmanlı tarihini kaleme almasını sağlayan ve kolaylaştıran önemli unsurdur.[1]
Özellikle Vakıf kayıtlarında, Yahşi Fakih’in dedesinin “Alişar Danişmend” olduğu belirtilmektedir. Dedesine ait bilgilere ulaşmamıza rağmen Yahşi Fakih’in hayatının erken yaşına dair bilgilere pek rastlanılamamaktadır. Tayyip Gökbilgin’in[2] “Edirne ve Paşa Livası” adlı eserinde Yahşi Fakih’ten söz edilmesine rağmen genç hayatı hakkında pek bilgilere yer verilmez. Eserlerinin Yıldırım Beyazıd dönemine kadar ulaşmasındaki en önemli unsur Âşıkpaşazade’dir. Âşıkpaşazade, kaleme aldığı “Tevarih-i Ali Osman” adlı eserinde Yahşi Fakih’i ana kaynak olarak kullanmıştır. Fakat Âşıkpaşazade, Yahşi Fakih’in sözlü geleneklerinden yola çıkarak Osmanlı köklerinin Selçuklulara karıştığını belirtmiş ve tarihsel hata yapmıştır.
Yine Âşıkpaşazade’ den aldığımız diğer bilgilerden yola çıktığımızda “Menakıb-ı Ali Osman Yıldırım Han’a Gelince” adlı eserin Yahşi Fakih’e ait olduğu belirtilir. Eser 1389 yılına yani Yıldırım Beyazıd’ın cülusuna kadar geçen olayları anlatmaktadır. Fakat eser şu zamana kadar yapılan araştırmalara rağmen bulunamamış ve kayıp eserler listesine eklenmiştir. Kısaca, Yahşi Fakih’in Menakıpnamesi kendisinden sonra gelen tarih yazarları tarafından kopya edilmiş ve Osmanlı’nın kuruluş süreci günümüze bu evreler sonucu ulaşmıştır.[3] Genel olarak Yahşi Fakih hakkında edindiğimiz bilgileri Âşıkpaşazade’ye borçlu olduğumuzu belirtmemiz gerekir. Özellikle şunu da belirtmek gerekir ki, Mehmet Neşri aracılığıyla da Yahşi Fakih’i ayrıntılı şekilde tanıyabilir ve araştırabiliriz.
[1]Haşim Şahin, Yahşi Fakih, TDV İslam Ansiklopedisi, s.181
[2] Osmanlı devletinin kuruluşundan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan, geniş bir tarih dilimi içinde çok çeşitli kitaplar ve makaleler yazmış bilim adamı ve akademisyendir.
[3] V.L Manage, Bulletin Of The School Of Oriental And African Studies, s.50-54
Fakat Mehmet Neşri Yahşi Fakih’in bilgilerini direk olarak eserinden değil Âşıkpaşazade ve Ahmedi aracılığıyla kaynak edinmiş ve günümüze kadar nakletmiştir. Sonuç olarak şunu belirtmeliyiz ki, Yahşi Fakih ilk Osmanlı tarihçimiz olmakla birlikte Osmanlı’nın kuruluş süreci hakkında en kapsamlı bilgi veren ve o dönemin kültür sentezleri hakkında önemli ayrıntılar aktaran mühim tarihçimizdir. Bu bilgilerin önemli olduğunu belirten Halil İnalcık ve Elizabeth Zachariadou yaptıkları incelemeler doğrultusunda önemli varsayımlara ulaşmışlardır.
Osmanlı tarihini anlatan eserlerinde Yahşi Fakih’in bilgilerini Âşıkpaşazade ve diğer Osmanlı tarihçileri gibi ana kaynak olarak kullanmışlardır. Ayrıca Halil Erdoğan Cengiz tarafından ortaya atılan teze göre, Yahşi Fakih’in kayıp eseri “Ruhi Tarihi” olarak kayıtlara geçmekle beraber Edirne’de muhafaza edildiği belirtilmiştir. Bu eserde, “Benden önce kimse munfasıl ve muhtasar bir Osmanlı tarihi yazmamıştır” ibaresine rastlanmaktadır. [1] Halil Erdoğan Cengiz ise bu ibareden yola çıkarak bu eserin Yahşi Fakih’e ait olduğunu belirterek iddialı şekilde Yahşi Fakih’in kayıp eserinin Edirne’de bulunan “Ruhi Tarihi” olduğunu belirtmiştir.
[1] Halil Erdoğan Cengiz, Tarih ve Toplum, s 295-297
KAYNAKLAR
ŞAHİN, Haşim, Yahşi Fakih, TDV İslam Ansiklopedisi, C.43
MANAGE, V.L., The Manaqib Of Yakhshi Faqih, 1963
ERDOĞAN CENGİZ, Halil, Tarih ve Toplum ( Yahşi Fakih ), 1989
2 Comments
Harika bir paylaşım teşekkür ederim
Harika bir paylaşım teşekkür ederim